Amerikan seçimleri ile benzerlik üzerine

B.

Elbette bir süredir vurguladığımız üzere iç-dış siyaset ayrımının anlamını yitirdiği bir dönemi yaşıyoruz. Buna rağmen göz önünde bulundurulması gereken çok önemli bir husus vardır; ki bu husus, siyasal kültürün ve tarihten gelen birikimlerin siyasal yapı üzerindeki belirleyiciliğidir. Amerikan seçimleriyle Türkiye seçimleri arasında analoji yapmak ne oranda başarılı bir analize sevk eder diye düşündükçe karşıma biteviye aynı cevap çıkıyor: eğlenceli ve üzerinde tartışabileceğimiz misallerle karşılaşırız, buna karşın aynı dengelerin ve benzer reflekslerin rol oynadığı çıkarımını yapmamız mümkün değildir. Söz konusu olan sadece politik kültür olsa yine bir başka şeyi tartışır ve üzerinde yorum yapabileceğimiz bir zemine kavuşurduk. Buna mukabil ülkesinin bayrağını iç çamaşırına desen olarak resmeden bir kitlenin, en önemli argümanı "benim vergimle" olan bir zihnin, tehdit algısı oluşturduğu muhitteki çetelerden öteye gitmeyen kimselerin Türk seçmeni ile benzer reflekslere sahip olduğu söylenemez. Buna mukabil Avrupa seçmeni ile Türkiye seçmeni arasında bu gibi benzerlikler kurmanın daha mantıklı bir tarafı vardır. Her ne kadar farklı kültürel kodlara, tarihsel arka plana, inanç ve değerler silsilesine sahip olsak da Amerikan toplumuyla Avrupa toplumu mukayese edildiğinde birbiriyle daha mukayese edilir iki aktör karşımıza çıkar. Bunun en önemli sebebi ise, paralel tarihi süreçleri, farklı da olsa mukayese edilebilir modernleşme hareketlerine, muhafazakarlık ile liberalizm arasında benzer gerilimleri yaşamış ve siyasal zihni buna göre oluşmuş toplumlar oluşudur. Monarşilerden cumhuriyetler çıkaran, İkinci Dünya Savaşı sonrası yardımcı aktör olmayı kabul etmiş devletlerin vatandaşları bu konuda daha yakın refleksler ortaya koymaktadır. Katolisizm'in ve İslamiyet'in modernleşme sürecinde dışlanması akabinde modern ahlakçılık cenderesinden geçen toplumların bu konudaki tecrübesi de birbirine bir oranda yakındır. Elbette Müslüman ve doğulu refleksleri olan bir toplum olduğumuzu, bu özelliklerimizle kendimizden başka hiçbir topluma benzemediğimiz gerçeğini reddetmiyoruz, buna mukabil Avrupa toplumuyla aramızdaki uçurum; Amerikan toplumuyla aramızdaki uçurum kadar derin değildir. Sadece bunları söylemek ve yapılan analojilere bir anlam veremediğimi ifade etmek isterim.