Trump, iktidârının henüz çok başlarında. Beyaz Saray'daki koltuğuna yedi ay evvel oturdu. Dünyâ devletleri , Biden devrinde tâkip ettikleri siyâsetleri gözden geçirmeye çoktan başlamışlardı. Trump ,kendisinden beklenenleri hızla icraata geçirmeye koyuldu. Herkes Trump'ın sıkı gümrük siyâsetlerini devreye sokacağını bekliyordu. Şaşırtıcı olan , bu jeoekonomik tedbirlerin hayâta geçirilmesinde Trump'ın hızı ve yoğunluğuydu.. Başta Ukrayna-Rusya savaşı olmak üzere dünyâdaki savaşları sona erdireceğiniTrump, iktidârının henüz çok başlarında. Beyaz Saray'daki koltuğuna yedi ay evvel oturdu. Dünyâ devletleri , Biden devrinde tâkip ettikleri siyâsetleri gözden geçirmeye çoktan başlamışlardı. Trump ,kendisinden beklenenleri hızla icraata geçirmeye koyuldu. Herkes Trump'ın sıkı gümrük siyâsetlerini devreye sokacağını bekliyordu. Şaşırtıcı olan , bu jeoekonomik tedbirlerin hayâta geçirilmesinde Trump'ın hızı ve yoğunluğuydu.. Başta Ukrayna-Rusya savaşı olmak üzere dünyâdaki savaşları sona erdireceğini vaad eden Trump, bir başka savaşı , ekonomik savaşları başlatıyordu. Kısa bir zaman zarfında,bu hesapsız meydan okumanın ABD'ye de zarar vereceğini gördü ve geri adımlar atmaya başladı.
Trump, seçim kampanyası esnâsında yaptığı konuşmalarda ABD'yi kendi içine kapatacağı ve üretken bir ABD'yi inşâ etmeye başlayacağını iddia ediyordu. Savaş ekonomisini ABD ekonomisinin belini büken bir yük olarak görüyordu. Savaşlara karşı çıkışı ve bir barış havârisi gibi gözükmesinin arkasında yatan fikir buydu. Yâni ABD'nin dünyâ jandarmalığını fuzûli bir masraf kapısı olarak nitelendiriyordu. Onun savaş eleştirileri insânî değil tamâmen ekonomik mahreçliydi. Değilse, "Parasını veren istediği gibi savaşır" zihniyetindeydi. NATO'ya getirdiği ağır eleştiriler ilkesel değil, yine ekonomik temelliydi. Rusya-Ukrayna savaşı ABD'nin masraflarını büyütüyordu. Savaşa soğuk bakıyor, Ukrayna'yı ve ve Ukrayna'ya destek veren Avrupa devletlerini yalnız bırakıyordu. Bu aynı zamanda Angloamerikan ittifakta bir çatlak doğuruyordu. Çünkü İngiltere başta olmak üzere Avrupa'nın ağır topları Rusya'yı dağıtmayı ve Avrasya'da, Karadeniz ve Hazar coğrafyasını tam kontrol altına almayı kafalarına koymuş, bundan da geri adım atmayan siyâsî elitler tarafından kontrol ediliyordu.
Trump'ın ABD'yi denklemden çıkarması Avrupa'nın kendi askerî özerkliğini inşâ etmek gibi mecbûriyeti doğurmaktaydı. Toplantı üzerine toplanti yaptılar. Bu toplantılardan olağanüstü hacimlerde yatırım kararları çıktı. Ama, önlerinde bir kaç ciddî mâni vardı. Yatırımların askerîleşmesi, Avrupa toplumlarının alışık olduğu refah devletlerine has sosyal yatırımların kısılması manâsına geliyordu. Bu şimdiki mevcut siyâsî elitleri tehdit eden aşırı sağı iktidâra biraz daha yakınlaştıracak bir potansiyeli ifâde ediyor. Yâni bu dönüşümün karârını alanlar büyük ihtimâlle onun altında kalacaklardır. İkinci olarak uzun senelerdir askerlikten kopmuş olan , üstelik nüfuslar içinde oranı eriyen gençleri savaşa iknâ etmek gibi bir dert önlerinde duruyor. Bu geçiş esnâsında hâla ABD'nin desteğine ve ondan yüklü miktarlarda alım yapmaya ihtiyaçları devâm edecek. Son NATO Zirvesinde M.Rutte'nin sırf Trump'ın gazâbını çekmemek için attığı sayısız takla dikkat çekiciydi. İngiltere-Fransa-Almanya arasında çarnâçar kurulmuş zimnî bir ittifak mevcut. Ama bu ittifak içinde de gizli bir liderlik mücâdelesi devâm ediyor. Ve aşağıda bir çıktısına işâret edeceğim üzere her zaman tutarlı bir siyâset çıkmayabiliyor.
İngiltere'nin hâlâ ipleri elinde tuttuğunu görüyorum. Bir taraftan Rusya-Ukrayna savaşının devâmı için elinden geleni yapmaya devâm ediyor. Savaşı iki günde bitiririm" diyen Trump'ın inandırıcılığının aşındırılması için bu şart. Diğer taraftan Rusya'ya karşı yürüttükleri amansız mücâdelenin çapını büyütüyorlar. Esed'in devrilmesi ,HTŞ'nin Şam'a girişi , Rusya ve müttefiki İran'ın püskürtülmesi bunun ilk adımıydı. Başardılar. İsrâil'in doğrudan İran'a saldırması ve ona büyük bir zarar vermesi fotografı tamamladı. İş bununla bitmiyor. Meselenin hayâtî noktası ise İran ile Rusya'yı Kafkasya'da da zayflatmak. Maşaallah Ruslar da burada oyuna geldiler. Azerbaycan'a karşı takındıkları o nobran tavırlar ve eski Rus alışkanlığı ile Rusya'da yaşayan Âzerî Türklerine karşı acımasız davranışlar tam da İngilizlerin ekmeğine yağ sürdü. Ermenistan'ı kaybetmek tehlikesine ek olarak Âzerbaycan'ı da karşılarına aldılar. Eğer Türkiye-Âzerbaycan-Ermenistan kendi aralarında anlaşırsa bu Rusya ve İran'ın Kafkasya'nın güneyini kaybetmesi mânâsına gelecektir. Burada yeni bir cephe açılması Rusya'nın elbette aleyhine olacaktır. Âzerbaycan'da hayli kuvvetli olan İsrâil faktörünün İran'a karşı muhtemel manevralarını da unutmamak gerekiyor.