Makro planlar, mikro dirençler (1)

Trump, yukarıda işâret etmeye çalıştığım meselelerde çok ilginç bir performans ortaya koyuyor. Çok inişli çıkışlı, alabildiğine tutarsız; bir dediğinin diğeri ile, bir yaptığının diğer bir yaptığı ile tutmadığı bir performans bu. Eğer dünyâ liderleri bu grafikten hareket edip, onun günlük olarak inişli çıkışlı dalga boylarında tutunup yol almaya dayalı bir teşrik-i mesâi kurmak gafletine düşerse çok hatâ etmiş olur. Gâliba en doğrusu Trump'ın makro plânlarının neler olduğunu çözmeye gayret etmek olsa gerekir. İkinci olarak ise bu makro plânların mahallî karşılıklarını anlamaya uğraşmak ve her devletin kendi dâiresinde nelerle karşılaşabileceğini hesap etmek olabilir.


Trump'ın görece en sebatlı bir şekilde yürüttüğü makro plânı, Rusya-Ukrayna ve bu bağlamdaki Rusya-Avrupa savaşına doğrudan dâhil olmamaktır. Bunu ilk başlarda bir ABD-Rusya yakınlaşması ve iş birliğine açılan bir pencere olarak mütalaa edenler zamân içinde yanılmış oldular. Ben bunun, Putin ve Rusya'ya bir mesâfe almak olduğunu düşünüyorum. Bilhassa Alaska'da istediklerini elde edemeyeceğini anladıktan sonra Trump, bu mesâfeyi en "tutarlı" sayılacak şekilde koydu ve işletmeye başladı. Ama kesin olan bir şey varsa, Trump Rusya ile doğrudan çatışmak istemiyor. Avrupa ve Rusya'nın arasındaki husûmettin büyümesinden ve neredeyse bir kan dâvâsına dönüşmesinden ise rahatsız olmak bir tarafa, için için memnun olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen zihninde ABD silâh sanayîinin bu savaşta elde edeceği kârları önceliyor. Diğer taraftan nefret ettiği Demokratların Avrupa'daki uzantıları olan siyâsîlerin bu savaşta ne kadar yıprandığını ve iflâs ettiğini görüyor. Tekmil yatırımlarını onlardan sonra gelecek olan Orban tarzı aşırı sağcı siyâsî liderliklere yapıyor. Bu savaşın hem Avrupa'yı hem de Rusya'yı helâk ettiğini görüyor. Ama bunu kuşatan daha büyük beklentisi elbette Rusya'nın enerji ticâretini tamâmen felç etmek ve Avrupa'yı ABD'nin kaya gazı mahsullerine mahkûm etmek. Ama bununla da yetinmiyor; Hazar, Körfez ve Doğu Akdeniz enerji kaynaklarını da bir şekilde inhisârına alarak tam bir küresel hâkimiyet tesis etmek istiyor. Üçüncü olarak ise esas rakibi olarak Çin'in geliştirdiği, Yeni İpek Yolu ve Yeni Baharat Yolu'ndaki tedârik zincirini kontrolü altına almak istiyor. Trump'ın "barışcıllığını" belirleyen de bu. Nasıl ki Rusya ile savaşmadan onu ezmek istiyorsa, yine savaşmadan Çin'i dize getirmek istiyor. Yâni bir nev'i Rusya ve Çin'in hayat damarlarına göz dikmiş durumda.

Çin'in İpek Yolu'nun Kuzey ayağı, yâni Rusya ile bağı zâten felç olmuş vaziyette. Türkistan coğrafyası eş anlı olarak hem Rusya hem Çin için hayâtî ehemmiyet taşıyor. Sıranın Türkistan coğrafyasına geldiği çok net ortada. Son olarak Türkistan devletleri 5'lisini Washington'da toplaması buna delâlet ediyor. Niyeti tersine bir İpek Yolu'nu hayâta geçirmek.