Alaska'nın seçilmesi târihî açıdan da mânidâr görünüyor. İki lider Washington veyâ New York'da buluşmakta anlaşsaydı, bu pek yadırganmaz; olsa olsa ABD'nin Rusya karşısındaki üstünlüğüne yorulurdu. Hoş, mağrur Rus tarafının bu teklifi kolay kolay kabûl edeceğini pek zannetmiyorum. Alaska eski bir Rus toprağıdır. Kırım Savaşı sonrasında ağır bir mağlûbiyet yaşayan ve çeşitli müşkilâtlar çeken Rusya Alaska'yı elinde tutmakta da zorlanıyordu. Yetmezmiş gibi, İngiltere tarafından Alaska'nın kendisine verilmesi yolunda baskılanıyordu. Bu, Alaska'nın, İngiliz İmparatorluğunun bir uzantısı olan Kanada ile birleşmesi demekti. Ruslar bunu istemediler ve Alaska'yı kelepir fiyatına da olsa diğer tâlip ve İngiltere'ye karşı zamânında istiklâl mücâdelesi vermiş olan ABD'ye devretmenin kendisi için daha doğru olacağına karar vererek İngiliz baskılarını bertaraf etmişlerdi. Yaklaşık bir asır sonra, İngiltere'nin küresel oyunda sahneden çekileceğini; onun yerini ABD'nin alacağını ve onunla kafa kafaya geleceklerini nereden bileceklerdi ki Her neyse, bu açıdan bakıldığında Trump-Putin arasındaki zirvenin eski bir Rus toprağı olarak Alaska'nın seçilmesi iki taraflı ince bir diplomatik işçiliğn mahsûlü olduğunu düşünüyorum.
Alaska'nın seçilmesi başka açılardan da mânidâr. Dünyâ her mânâda sıcak gerilim ve savaşlarla çalkalanırken iki süper güç, bunlara kendilerini kaptırmaksızın, en uzakta, âdeta dünyânın tenhâ çatı katında buluşmayı kararlaştırarak, "Dünyâ bir tarafa, biz her şeyin üzerinde iki süper gücüz" demektedir. Bu Çin ve ondan daha baskın olarak Avrupa'yı aşağılayan bir bakışı yansıtmaktadır. Avrupa göstere göstere aşağılanmaktadır. Nitekim Almanya, Fransa ve İngiltere liderleri biraraya gelerek yaptıkları açıklamalarda, fikirlerinin alınmadığından ve dışlanmışlıklarından duydukları rahatsızlığı dile getirdiler. Geçmiş olsun..Bu zirvede görüşülecek esas konunun Rusya-Ukrayna savaşı olacağı öngörülüyor. Evet en sıcak mesele bu. Ama ben yine de esas gündem maddesinin bu olduğunu zannetmiyorum. Onu da açıklayacağım. Trump Rusya-Ukrayna savaşının, içerideki rakibi olan Demokratlar ve onların Avrupa'daki iştirakçileri tarafından çıkartıldığını düşünüyor. Yâni bu hususta Rusya'yı birinci derecede mes'ul görmüyor. Trump, nihâî tahlilde Rusya ile büyük bir hesaplaşmaya girişmek istemiyor. Tam aksine, büyük hesaplaşmayı Çin ile yapmak istiyor. Demokratların tâkip ettiği vahim siyâsetin Rusya ile Çin ve Hindistan'ı yakınlaştırdığını görüyor. Niyeti, bu üçlüyü dağıtmak ve Çin'i yalnızlaştırmak. Aslında Trumpist doktrin aslında, Çin'e karşı Rusya ile yer yer berâber yol almayı düşünüyor. Çin ile Rusya arasındaki dayanışmanın, Demokratların dar görüşlü siyâsetlerinin sun'i bir neticesi olduğunu düşünüyor. Bunun ne jeopolitik ne de jeoekonomik olarak maddî bir temele dayanmadığını görüyor. Çin'in uzun vâdede muazzam potansiyeli ile Sibirya'yı kolonize etmek olduğunu en az Ruslar kadar biliyor. Dahası, Kuzey Kutbu dâiresinde Rusya ile berâber çalışmak istiyor. Bence, bâzı pürüzler aşılabilirse Alaska Zirvesi'nin esas meselesi de bu. (Trump'ın Kanada ve İzlanda'ya gözünü dikmesinin bir fantezi olmadığını artık daha net görüyoruz). Trump'ın Rusya-Ukrayna savaşını bitirmek arzusu da buralardan kaynaklanıyor. Zâten kıymetli mâdenlerine ve tarımına çökerek Ukrayna'dan alacağını aldı. Bundan sonra niyeti