Çin ve ABD

Pek çok kaynak küreselleşmenin nevzuhûr bir gelişme olduğunu ifâde eder. Bu târih itibârıyla doğru bir değerlendirme değildir. Küreselleşmenin hikâyesi, çok gerilere gider. Bizzat sömürgeler ağının varlığı küresel bir niteliğe sâhiptir. Bunun arkasında da sermâyenin genişlemesi (expansion of capital) hâdisesi rol oynamıştır. Kapitalizmin birikim/yatırım süreçleri ile genişleme/dolaşım süreçlerinin birbirinden hayli farklı olduğunu düşünürüm. İlki, yâni birikim boyutu, tıpkı merkantilist tecrübede olduğu üzere ne kadar kıskanç ve kapalı bir mâhiyet taşıyorsa diğer en az o kadar açılımcıdır. Hâsılı kapitalizm tabiatı icâbı küreseldir.

Pekiyi o zamanlar ihtiyaç duyulmayan küreselleşme kavramına ne için son son seneler zarfında ihtiyaç duyuldu Bunun sebebinin evvela tekno gelişmeler olduğunu söyleyebiliriz. Bizzat ve bizâtihî küresel bir dinamiğe olan kapitalizm , yeni teknolojik imkânlarla iş ve işlemlerini hızlandırma ve geliştirme fırsatı buldu. Buradan hareketle merkez kapitalist merkezler dünyâ artığını daha kolay çekebileceklerdi.

Ama her şey bununla sınırlı değildir. Aynı devirlerde sermâyenin genişleme süreçlerinde çok mühim bir kırılma yaşandı. Pek çok yerde ifâde ettiğim ve defaatle yazdığım üzere sermâye, târihin gaz formunu meydana getirir. Yâni târihin katı formunu meydana getiren devlet ve sıvı formunu ifâde eden uluslardan farklıdır. Sermâye uçucudur. Diğer formlarla, yâni devletlerle ve uluslarla kurduğu ilişkiler ancak arzuladığı verimlilik oranlarını muhafaza etmesine bağlıdır. Eğer sermâye ve emeğin verimlilik oranları düşme temâyülü kazanırsa sermâye bulunduğu yerleri terk eder. Nitekim sermâye birikim târihi bu tarz yer değiştirmelerle doludur. Bir zamanlar Hollanda, Fransa ve İngiltere birikimin merkezleri iken II.Umûmî Harp neticesinde bayrağı ABD devralmıştı.

Sermâyenin yer değiştirmelerinde, bir zamanlar için İbn-i Hâldun'un devletlerin hâkimiyet târihleri için yapmış olduğu üzere, zamansal bir ortalama bulmak hayli zordur. Bunun için kriz /savaş târihlerine müracaat etmekten başka bir yol yoktur. Meselâ Birleşik Krallığın dünyâ hâkimiyeti 1840-1870 bandında hayli yüksek verimlilik oranlarıyla seyrediyordu.1870'den başlayarak manzara değişti. Verimlilik oranları hızla düşmeye başladı. Birleşik Krallığın dünyâ hâkimiyeti devâm ettiirilebilir olmaktan çıktı. 1870-1914 arasında yaşanan Güzel Zaman (Belle Epoque) bu bağlamda ortaya çıktı. Yeni iki güç; ilki 1871'de ulus ve devlet bütünleşmesini sağlayan ve muazzam bir kalkınma sürecini başlatan Almanya ve deniz aşırı bir güç olan ve Yaldızlı Devri'ni (Gilded Era) idrâk eden ABD yeni merkezler olarak temâyüz ediyordu. Aslında Güzel Zaman çok aldatıcıydı . Herkes savaşa hazırlanıyordu. Birleşik Krallık I.Umûmî Harbi iyi kötü atlattı. Kendisi de helâk oldu; lâkin Almanya'yı dize getirdi. 1929 Buhrâni II.Umûmî Harbi doğurdu. Toparlanan Almanya yeniden sahnedeydi. Ama herkesin bildiği üzere, Hitler'in hesapsızlığı, ihtirasları Almanya'nın şansını yok etti. Sovyetler'in direnci ve ABD'nin devreye girmesiyle savaşın seyri değişti. Almanya kaybetti. Birleşik Krallık ise artık sahneden çekildi. Sermâyenin yeni merekezi ağırlıklı olarak ABD oldu. Avrupa ve Japonya onun etrafında uydular olarak konumlandılar. Yeni bir dünyâ işbölümü ve düzeni doğdu. Merkezin dinamiğini devâm ettirebilmesi için bir düşmana ihtiyaç vardı. Bu da yarı merkez bir bloklaşma; yâni Sovyet Bloku olarak yapılandırıldı. Siyâsî, hukûkî ve ideolojik husûmetlerin payandasına oturtulan kurgusal bir husûmetti bu.

II.Umûmî Harp neticesinde kurulan dünyâda sağlanan ABD hâkimiyeti en fazla 1970'lere kadar devâm etti. Bu târihten itibâren, tıpkı bir asır evvel Birleşik Krallık'da olduğu üzere ABD odaklı Merkez Kapitalist Dünyâ'da, yeniden bölüşümlerin şişirdiği orta sınıflaşmalar sebebiyle verimlilik oranları düşmeye, mâliyetler ise yükselmeye başladı. Hemen hemen her on senede bir; üstelik giderek sistemik bir mâhiyet taşıyan krizler zuhûr etti. Bu kayıpların yol açtığı açıklar hızlı ve yoğun finansallaşmalar ve yeniden bölüşüm kanallarının tasfiyesi ile kapatılmaya çalışıldı. Basılan muazzam paralar ise üretime dönmedi ve hizmetler sektöründe, ölü yatırımlarda çar çur oldu. Sermâye kaçışı artık kaçınılmazdı.