Hizmete zekât verilir mi

Malatya'dan Zehra Ateş: "Hizmete ve gazeteye zekât verilir mi"Fî Sebilillah Sınıfı Zekât verilecek sınıfların kimler olduğu konusunda söz Kur'ân'ındır. Kur'ân bu konuda sekiz sınıf sayar. Bu sınıflar içinde zaruret derecesine göre zekât kaleminin tevzi edilmesini emreder. Bu sınıflardan biri "fî sebilillah"tır.1 Fî sebilillah sınıfı dört mezhebe göre i'lâ-yı kelimetullah yapan sınıftır. Yani bütün vazifesi Allah'ın adını anmak, yüceltmek, duyurmak, ispat etmek, irşad etmek ve insanlara Allah'ın çağrısını ulaştırmak olan sınıftır. Bu sınıfın her türlü ihtiyaç maddesinin zekât kaleminden istihkakı vardır. Dört mezhebe göre, mücahidin kılıcı, kalkanı, ok'u, silâhı, atı, barınağı, yiyeceği ve sair bütün ihtiyaçları bu bütçeden karşılanır. Çünkü bunlar cihad malzemesidir. Bu zamanda ise cihad ekipmanları değişti. Tek kişinin burnu bile kanamadan bütün dünya insanına ulaşılabiliyor, kitap, dergi ve gazete yanında internet, sosyal medya ve mobil hizmetler de dâhil birçok gerçek ve sanal zeminde Allah'ın adı ve çağrısı tebliğ edilebiliyor. Silâh ve kurşun ise, çağımızda zalimlerin oyuncağı haline gelmiştir. Bu Günün Sadaka-i Cariyesi Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki: "Kıyamet günü âlimlerin mürekkebi şehitlerin kanı ile tartılır. Âlimlerin mürekkebi üstün gelir." 2 Anlaşılıyor ki, asrımızın cihad vasıtası dâhilde kılıç değil, kalem ve yazıdır. Sünnette de, günümüzde de kalem, yazı ve mürekkep, kılıçtan daha keskindir. Eskiden kılıç, dini öğretme zeminine imkân vermeyen istibdat ve taassuba karşı çekilirdi. Oysa günümüz hürriyetler asrıdır; taassupların yıkıldığı, istibdatların çözüldüğü bir çağdayız. Öyleyse eskinin cihad malzemesi olan kılıç günümüzde yerini, kaleme, söze, yazıya, kitaba, iknaya, hitabete, pozitif iletişime, neşriyata, gazeteye, yayın organlarına bırakmıştır. Milyonların imanı üzerinde bir yenileme ve tahkik gerçekleştiren Risale-i Nur ise Allah'ın adını ve çağrısını dünyaya işittirme gö- reviyle cihad-ı manevî görevinin başındadır. Bundandır ki, Bediüzzaman, Risale-i Nur dâvâsının zekâtı hak ettiğini beyan ediyor: "Bir zamandan sonra o Medresetü'z-Zehrâ, İslâmiyete ve insâniyete göstereceği hizmetle, şüphesiz bir kısım zekâtı bil'istihkak kendine münhasır edecektir." 3 BUGÜNÜN CİHADI Öyleyse bugünün cihadı manevî bir boyut kazanmıştır. Bediüzzaman'ın, "Dâhildeki cihad-ı mânevî, mânevî tahribata karşı çalışmaktır ki, maddî değil, mânevî hizmetler lâzımdır." 4 dediği mesele budur. Keza Bediüzzaman diyor ki: "Nasıl ki eski zamanda İslâmiyet'in terakkîsi, düşmanın taassubunu parçalamak ve inadını