Üç büyük rehberi nasıl duymadın
Nuri Bey: "On Dokuzuncu Sözde geçen üç küllî muarrif kavramını açar mısınız Üç küllî muarrif kimlerdir ve Rabbimizi nasıl tanıtıyor"
Kitab-ı Kebir-i Kâinat
İnsan devasa bir yaratılış sistemi içinde yaşıyor. Kitap gibi bir kâinat!
Neresinden bakarsanız bakınız, azıcık aklı olan bir insan bu devasa kâinatın yaratıcısı kimdir diye sormaz mı Ama çok ilginçtir: Biz sormuyoruz! Sonra da "Allah nerede" gibi aymaz sorular, hele bu asırda, bizi mahvediyor. İnancımızı yitiriyoruz.
Oysa bir değil, tam üç adet küllî rehberimiz var. Mahşerde, "bu üç rehberi hiç duymadın mı" denirse mahcup olmaz mıyız
Bunlardan "birisi: Şu kitab-ı kebir-i kâinattır."1
Yani bu büyük kâinat kitabıdır. Bediüzzaman Risale-i Nur'da bu devasa kâinatı Rabbimizi bize tanıtan bir büyük kitap olarak takdim ediyor. Bu büyük kitabın hangi sayfasını açsanız, hangi noktasına baksanız, hangi faslını tetkik etseniz bir büyük kudret, bir sonsuz ilim, bir yüksek hikmet, bir eşsiz irade, bir misilsiz rahmet, bir benzersiz hilkat adeta gözlerinize sokulur, kendini okutur ve sizi hayran bırakır.
Kur'ân birçok ayetiyle, insanın nazarını kâinatı okumaya, düşünmeye ve Rabbini bulmaya davet ediyor. İnsan da –özellikle bu son asırdaki insanlar- adeta bu İlâhî çağrıya uymuş, kulak vermiş, itaat etmiş ve kâinat üzerinde enva-i çeşit ilimlerle incelemelerini sürdürüyor.
Hatemü'l-Enbiya
Muarriflerimizden birisi de, "Şu kitab-ı kebirin ayet-i kübrası olan Hatemü'l-Enbiya Aleyhisselatü Vesselamdır."2
Bediüzzaman'ın, Peygamber Efendimiz (asm) için kullandığı sıfat çok dikkat çekicidir: Peygamber Efendimiz (asm) bu büyük kitabın en büyük ayetidir, Allah'ı bildiren en büyük delildir, Allah'ı gösteren en büyük işaretçidir.
ünkü yine Bediüzzaman'a göre mademki bu kâinat bir kitab-ı kebirdir. Bu kitab-ı kebire bir muallim, bir öğretici, bir öğretmen gerekiyor.
ünkü "anlaşılmaz bir kitap, muallimsiz olsa, manasız bir kâğıttan ibaret kalır."3
Bu büyük kitap için öğretmenin (asm) varlığı o kadar önemlidir ki, onun mübarek vücudu bu kitabın vücuduna sebeptir; insanların onun öğrettiklerini dinlemesi ve tabi olması da bu kitabın vücudunun devamına sebeptir.4
Keza Onun (asm) duası bu âlemin yaratılmasına sebeptir; Onun (asm) ibadeti de öteki âlemin, yani âhiretin yaratılmasına sebeptir. Bediüzzaman'ın ifadesiyle; "Öyle ise, denilebilir ki, şu üstad olmasaydı, o Melik-i Zişan, şu kasrı bina etmezdi. Hem, yine denilebilir ki, o üstadın talimatını, ahali dinlemedikleri vakit, elbette o kasr, tebdil ve tahvil edilecek."5