Halil Bey: "Üç ortak bir iş yapıyoruz. Ortaklardan biri ücretini de alarak aynı işte çalışabilir mi"
MAL VE EMEK ORTAKLIĞI
Ortaklık iki şekilde yapılabilir: 1-Mukârada (Müdârabe) sûreti ile. 2-Çalıştıran ve işleten elemanlara verilen ücret de dâhil tüm masrafları ortak karşılamak sûreti ile.
Peygamber Efendimiz (asm) buyurmuştur ki: "Üç şeyde bereket vardır: Ticâret yapmak, mukârada (mudârabe) yapmak (ortaklık yapmak) ve evde yemek için buğdayı arpaya katmak."1
Mal ve emek ortaklığına mukârada veya mudârabe denir. Bir taraf parayı verir; diğer taraf emeği ve işçiliği üstlenir. Bir taraf mâliyeti karşılar, diğer taraf bunu işletir ve çalıştırır. Ve sonuçta iki taraf da gelirine ortak olur. Köylerimizde bu ortaklık türü meşrû bir biçimde uygulanmaktadır. Bir taraf tarlayı ve tohumu vermekte; diğer taraf emeği, işçiliği ve sâir masrafları üstlenmekte; böylece ortaklık kurulmakta ve sonunda ürün yarı yarıya paylaşılmaktadır. Bu ortaklık türüne İslâm Hukûkunda "Mukârada", "Kırâd" veya "Müdârabe" denmektedir.
Bu usûlde çalışan taraf, malı kendi uhdesine "emânet" almış demektir. Eğer, kendi hatâsı veya tedbirsizliği netîcesinde malı telef ederse, mal sahibine ana malı öder. Mal kendi hatâsı olmaksızın, işin gereği veya başka bir hâricî sebeple telef olursa, bu zarar mal sahibine ait olur. Ortaklık veya şirket bir zarar olmaksızın kendiliğinden fesh edildiğinde ise, mal sahibi sermaye olarak koyduğu ana parasını geri alır.
ORTAKLIKTA ŞARTLAR
Abdullah bin Abbas (ra) babasından naklediyor: "Abbas, çalıştırılmak üzere mal verdiğinde, çalıştıran kişiye şunları şart koşuyordu: "Bu mal ile deniz yolculuğuna çıkmayacaksın. Sel tehlikesi olan bir vâdiye inmeyeceksin. Hastalıklı hiçbir hayvanı satın almayacaksın. Eğer bu şartlara riâyet etmezsen, doğacak zararı ödersin."
Abbas'ın (ra) böyle şartlar koşması Peygamber Efendimiz'in (asm) kulağına gitmişti. Hazret-i Peygamber (asm) bu şartları geçerli kabul etti.2
EMANET MALDA MUDARABA USULÜ
Hazret-i Ömer'in (ra) oğulları Abdullah ile Ubeydullah Irak seferinden dönerlerken Basra Vâlisi Ebû Mûsâ el-Eş'ârî'ye (ra) uğramışlardı. Ebû Mûsâ el-Eş'ârî (ra) onlara: