Kur'ân'da iki çeşit azap

Fikret Çalışkan: "Üstadın iki çeşit azap tarifi var. Kur'ân'da o tarifler var mıdır Bunlar nelerdir"

Ahiretimizi Nasıl Kurtaracağız

Sözler'den On Üçüncü Sözün İkinci Makamı bazı gençlerin "Ahiretimizi ne suretle kurtaracağız" sorularına cevap mahiyetinde yazılmıştır.

Bediüzzaman gençlere ahiretin ilk durağı kabri hatırlatıyor. Diyor ki: "Kabir var; hiç kimse inkâr edemez. Herkes, ister istemez oraya girecek."

"Ve oraya girmek için de, üç tarzda, üç yoldan başka yol yok."

Bediüzzaman, bu üç farklı yolu şöyle açıklıyor:

1-Ehl-i imanın yolu: Ehl-imana göre kabir bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır.

2-Ahireti tasdik eden, fakat günahta aşırı gidenlerin yolu:

Günahta aşırı gidenlere göre kabir bir haps-i ebedî ve bütün dostlarından bir tecrid içinde bir haps-i münferit, yalnız başına bir hapis kapısıdır.

Öyle gördüğü için ve inancını yaşamadığı için, öyle muamele görecek.

3-Ahirete inanmayanların yolu:

Ahirete inanmayanlara göre kabir bir idam-ı ebedî kapısı, yani hem kendisini, hem bütün sevdiklerini idam edecek bir darağacıdır.

Öyle bildiği için, cezası olarak aynını görecek.1

İmanla Kabre Girmek

Bediüzzaman, son iki şık için diyor ki: "Bu iki şık bedihîdir, delil istemiyor, göz ile görünür."

Bu üç şıktan açık olanı, yani delil istemeyeni, yani göz ile görüneni son ikisidir.

Yani ölüm zahir nazarda, yani dış görünüşe göre, ya haps-i ebedîdir, ya da idam-ı ebedîdir.

Ölümü ve kabri bu iki dış görünüşün vahşetinden kurtarmak imanla mümkündür.

İman taklitten ibaret ise bu asırda insan kendini kurtaramıyor. Yani iki dış görünüşe teslim olabiliyor. İmanın tahkikî olması ise bir gayret, bir çaba istiyor; delille ve burhanla oluyor.

Risale-i Nur bu burhanı bu asrın eline veriyor. İmanla kabre girmek için bu burhana ulaşmak önemlidir.

Sırf Yokluk mu Dediniz

Günahta aşırı gidenler ahirete inanıyorlar; fakat inandıklarını yaşamıyorlar. Ahireti düşünmeden günahlara ve sefahete dalmışlar. Kendi kendilerini inanç zafiyetine atmışlar. Bu nedenle de kabri yalnız başına bir hapis kapısı görmeye başlamışlar. Bunlar böyle inandıkları için kabirde böyle muamele görecekler, yani ceza olarak kabirde yalnız başına kalacaklar.

Ahirete inanmayanlara gelince, bunlar kabri sırf yokluk kapısı görüyorlar. Bunlara göre kabirde hayat yok; ahiret diye de bir şey yok!

Artık sırf yokluk söz konusu. Zaten önceden de sırf yokluk vardı.

Böyle inanan birisine ceza olarak kabirde sırf yokluk cezası gelmesi, 'ceza amel cinsinden gelir' kuralına uygundur. Öyle ki, madem ki sen ahirete inanmadın, kabri sırf yokluk gördün, öyleyse ölünce sırf yokmuşsun gibi olacaksın!