Hatemü'l-Enbiya ne demektir
Konya'dan okuyucumuz: "Madem Peygamberimiz (asm) kâinatın yaratılmasına sebeptir, o hâlde Peygamberimiz (asm) neden en son Peygamber gönderildi Niye ilk olarak gönderilmedi"
Son Peygamber
1-Allah'ın takdiri, tensibi ve zamanlaması böyledir. Beşer bu tensibe sadece boyun eğer. Eleştirmez. İlâhî takdir ve tensip eleştirilemez, olduğu gibi kabul edilir.
2-Hazret-i Muhammed (asm) kâinata rahmet olarak gönderildi.1 Ve en son gönderildi. Hatemü'l-Enbiya, peygamberlerin sonuncusu demektir. Yani O'nun dini ve mesajı kâinata ve kâinatta var olan her akıl sahibine necat verecek ve bütün zamanlarda tüm insanları kurtaracak bir bilgi deposu ve merhamet hazinesi olarak, hep insanın medenî seviyesine ve akıl düzeyine uygun şekilde nazil oldu.
Eğer ilk din olarak gönderilseydi, ilk insanlarca anlaşılmaz, kavranmaz ve yaşanmazdı. Yani bu son zamana gelen Allah'ın dini ve şeriatı, ilk insanlar için teklif-i mala yutak olurdu. Bu din ve kitapla Peygamberimiz (asm) ilk zamanda gelseydi, güç yetirilmeyen dinî emirlerle ve okunup anlaşılmayan ayetlerle gelmiş olurdu. Bu durumda ise bu din âlemlere necat kaynağı ve rahmet vesilesi olmazdı.
3-Bediüzzaman bildiriyor ki: "Eski zaman peygamberleri ümmetlerine Kur'ân gibi izahat vermediklerinin sebebi, o devirler beşerin bedeviyet ve tufûliyet devri olmasıdır. İptidaî derslerde izah az olur."2 Demek, insanlığın iptidaî medeniyetler yaşadığı eski zamanlarda gelen peygamberlerin derslerinin az olması sırf Allah'ın rahmetidir. Yani, ilk insanın fizikî, sosyal ve psikolojik yapısına uygun şekilde Allah'tan vahiy gelmesi gerekiyor ve bu vahyi tebliğ edecek peygamber de onlara onların diliyle ve onların anlayış seviyesine göre hitap etmesi gerekiyordu. Cenab-ı Allah tarafından yapılan da budur.
Bu Fıtrî Bir Süreçtir
İlk peygamber Hazret-i Âdem'e (as) ilk insanın seviyesine uygun biçimde on sayfalık vahiy geldi. Ona gelen İslâmiyet, son Peygamber Hazret-i Muhammed'e (asm) gelen İslâmiyet'e nispeten elbette çok sadeydi. Teferruattan uzaktı. O günün insanının kavrayabileceği şekilde detaysız ve yalındı.
İnsanlar sosyal ve ferdî hayatlarında ayrıntıya, farklı yaşayış tarzlarına, farklı kültür ve alışkanlıklara girdikçe, Allah'ın gönderdiği din ve şeriatlar da insanların fehimlerine uygun şekilde yoğunluklar taşıdı. Bu fıtrî bir süreçtir. Allah hiçbir zaman hiçbir insan topluluğuna güç yetiremeyecekleri emirler ve yasaklar gönder-memiştir. Allah'ın her peygamberle gönderdiği din, o zamanın insanının sosyal ve kültürel alt yapısına, kabiliyetlerine ve anlayış seviyesine uygunluk arz etmiştir.