İstanbul Ümraniye'den Rasim Şahin: "Ders yapma usulleri nasıl olmalıdır İmanî bahisler çok okuyoruz. Ama Emirdağ Lâhikası ve Müdafalar az okunuyor. Bu işin usulü tertibi nasıldır"
Kararlarımız Var
UMEK sekreteri olarak; Ders Yapma Usullerini, daha önce alınmış UMEK kararlarındaki bazı maddeleri buraya alarak hatırlamak isterim:
Yeni Asya Eğitim Kültür ve Araştırma Vakfı icra kurulunun hazırladığı ve uzunca bir süreden beri uygulanagelen Risale-i Nur'dan ders yapma usulü şöyledir:
"1. Hakaik-ı imaniye konularının okunması.
2. Risale-i Nur'un meslek, meşreb ve içtimaiyat konularının okunması.
3. Şevk unsuru müdafaalar, mektuplar ve neşriyat yazılarının okunması. Hizmet mahallerimiz ders gününde zaman ve zemin şartlarına göre bu üç hususu ihtiva edecek şekilde 3 veya 2 bölüm hâlinde Risale-i Nur derslerini yaparlar."1
Açıklama:
Birinci dersin, iman bahisleri olduğunda şüphe yoktur. Buna ihtiyacımız da vardır.
Risale-i Nur'da imanî bahsiler fevkalade yoğun bir zemin teşkil ediyor. İmanımızın inkişafı bu derslerin okunarak anlaşılması ve hazmedilmesiyle mümkündür.
Zamanımızda her gün iman kaybı yaşadığımızı dikkate alırsak, iman derslerinin ne kadar ehemmiyetli olduğu sanırım anlaşılır.
Fakat iman dersleri yalnızca haftalık derslere hasredilmeyecek kadar önemlidir. Bu alan, evde de bolca okuyarak, her gün kulağımıza hücum eden küfür ve şirk söylemlerine karşı tefekkür ufkumuzu zenginleştirmemiz gereken özel bir alandır.
Meslek, Meşrep ve İçtimaiyat Konuları
Meslek, meşrep ve içtimaiyat konularına gelince... Bu konular da iman konuları kadar önemlidir denebilir. Evet, bu konuları almayınca insan imansız olmaz.
Ancak imanına uygun bir hayat tarzı seçmede bilhassa günümüzde zorlanır. Nifak, şikak ve çeşitli fitneler gibi imanını inciten, istikametine zarar veren sosyal yaraların tehacümü altında ezilir, belki imanını muhafaza edemez veya daha da vahimi kaybeder. Sosyal ve siyasî şartlar onu boğar. Cevap veremez.
İman konuları arabamızın lastiği ise, meslek, meşrep ve içtimaiyat konuları balans ayarımızdır. Balans ayarımız olmadan, sadece tekerleği takarak aracımız nasıl sağlıklı yürümez ise, lâhikaları, müdafaaları, içtimaî mektupları okumadan da iman ayarımız kendine gelmez, yerine oturmaz, olayları yorumlayamaz.
Çeşitli siyasi rüzgârlar bizi cezbeder, bizi kapar ve müstakim mevkiden bizi atar. Yalanı doğrudan seçemeyiz. Yalan yanlış propagandalara inanırız. Tefani sırrı ölçüsünde bağlı olmamız gereken kardeşimizi ve camiamızı anlayamayız. Şahs-ı manevîden koparız. İmanın neşesini kaybederiz.