Bu formülü unutmayalım!

Ali ihsan Çakal: "Kardeşler arası kötü ilişkilerde kaderin hissesi var mıdır Varsa nasıldır"

Adavet Kendimize Cinayettir

Kardeşler arasında kurmakla, korumakla ve yaşatmakla yükümlü olduğumuz uhuvvet, "eleştiri silahının" o mahrem alana girmesini istemez.

Farkındayız, ya da değiliz, ama bir imtihanımız konumuzdur bu bizim!

Şüphesiz nefsin kendisini yargılayıp, başkasını serbest bırakması kolay bir reçete değildir. Zordur ve pahalıdır!

Bahası Allah'ın rızasıdır, rahmetidir, tevfikidir, yardımıdır... Sevaptır ve Cennettir!

Zordur; çünkü Cennetin fiyatıdır!

İçimizdeki –şeytan artığı- adavet tohumlarını daha çimlenmeden kurutmamız bundan önemlidir. Ölünceye kadar savaşımız budur bizim.

ünkü adavet en başta kendimize cinayettir.

Mahatma Gandhi'nin şöyle bir duası vardır: "Allah'ım! Kendimi sever gibi başkalarını sevmeyi; başkalarını yargılar gibi kendimi yargılamayı öğret bana!"

Bediüzzaman da diyor ki: "Nefsini itham eden, kusurunu görür. Kusurunu itiraf eden, istiğfar eder... İnsan, garaz damarıyla, sinek kanadı kadar bir seyyie ile dağ gibi hasenatı örter, unutur, mü'min kardeşine adavet eder."1

Bediüzzaman adavete de şöyle yön çizer: "Adavet etmek istersen, kalbindeki adavete adavet et, onun ref'ine çalış. Hem en ziyade sana zarar veren nefs-i emmârene ve hevâ-i nefsine adavet et, ıslahına çalış. O muzır nefsin hatırı için mü'minlere adavet etme. Eğer düşmanlık etmek istersen, kâfirler, zındıklar çoktur; onlara adavet et. Evet, nasıl ki muhabbet sıfatı muhabbete lâyıktır. Öyle de, adavet hasleti, her şeyden evvel kendisi adavete lâyıktır."2

Fenalıkta Pay Sahipleri

Risale-i Nur'da geçer ki, bir kötülüğü olduğunda mü'mine küsmek ve bundan sırf onu sorumlu tutmak zulümdür. ünkü başka pay sahipleri de vardır.

Eğer küsülecekse sorumluluk, bütün pay sahiplerine eşit dağıtılmalıdır!

Şöyle ki fenalığın dörtte biri kadere aittir. Bu hisseyi bir ayırmalıyız. Kaderin hissesinden dolayı mü'mine adavet etmemeliyiz! Kaderin hissesini çıkarıp kader ve kaza hissesine karşı rıza ile mukabele etmeliyiz.

Kader neden bize kötülük yapar ki, demeyelim. Hak etmişizdir. Bir adalet söz konusudur. Farkında değilizdir. Kader ise işi sonraya bırakmadan, daha dünyada iken, hesabımıza ceza yazar. Bu ceza gelebilir.

Bu fenalıkta nefis ve şeytanın da bir payı vardır. Fenalık sahibi mü'min, nihayet nefis ve şeytanına yenik düşmüştür. Bu durumda ise, mü'mine adavet değil, bilakis acınmalı ve pişmanlık duyacağını beklemelidir.