Bediüzzaman ve Hızır Aleyhisselâm

Erol Sarı: "Üstad Hazretleri Hızır ile görmüş müdür Kaynak var mıdır"

Helâket Asrına da Risale-i Nur

"Hızır gibi bir hayırhah, nuranî bir zat," "Hızır gibi bir zat-ı semavî"1 gibi ifadelerle Hızır'a çok atıflar yapan Bediüzzaman, Risale-i Nurların da bu dehşetli helâket ve felâket asrında imdada yetişerek imanları kurtardığına işaret eder.

Bediüzzaman Hazretlerinin Hazret-i Hızır ile görüşmüş olması gayet makuldür.

Risale-i Nur'da Hızır Aleyhisselâm ile ilgili çeşitli bilgiler mevcuttur. Onun ikinci hayat tabakasında olduğunu, bir vakitte birçok yerde bulunabileceğini, dilediği zaman dilediği kimselerle görüşebileceğini, evliyanın Hızır ile ilgili maceraları bulunduğunu, makamat-ı velayette de bir Hızır Makamı olduğunu2, zor durumda olanlara Hızır'ın yetiştiğini, Risale-i Nur'un da ahirzamanda Hızır gibi3 ehl-i imanın yaralarına yetiştiğini ve tedavi ettiğini öğreniyoruz.

Ladikli Ahmed Ağa'nın Anlattıkları

Bu konuda Ladikli Ahmed Ağanın anlattıklarını özetleyelim:

1888 Konya'nın Sarayönü kazasına bağlı Ladik kasabasında doğup 1969'da yine aynı kasabada vefat eden, yıllardır çobanlık yapan Lâdikli Ahmet Ağa, Birinci Cihan Harbi'nde, Gazze Cephesi'nde çarpışmış, yaralanmış, bir mağaraya sığınmış, orada Hızır Aleyhisselam'la görüşmüş, kerametleri zahir olan bir mübarek insandı.

Eskişehir Hava Üssü Komutanı Albay Reşat Beye ve arkadaşına şöyle anlatıyor:

"Bediüzzaman bizim gibi herhangi bir tarikat silsilesine bağlı değildir. O ne kutbu'l-aktaba, ne de herhangi bir kutba bağlıdır. O doğrudan doğruya Peygamberimiz'den (asm) feyiz alır. Ona göre hareket eder. Onu ben size nasıl anlatayım.

Bir gün Hızır Aleyhisselâm gelerek, 'Eskişehir'de zelzele olacak! Taş üstünde taş kalmayacak! Gel Bediüzzaman'a gidelim. Ve duâ etmesini isteyelim. Ki bu zelzele hafiflesin' dedi.

Haberim Var!

Hızır ile beraber Bediüzzaman'a gittik. Bediüzzaman:

'Haberim var! Haberim var!' dedi. Hızır Aleyhisselâm: 'Dağlara gidip duâ edelim!' dedi. Fakat Bediüzzaman:

'Ben hastayım! Siz dağlara çıkıp duâ edin. Ben buradan duâ edeceğim' dedi.

Eğer onun duâsı olmasaydı Eskişehir'de gerçekten taş üstünde taş kalmazdı."