Ümit Bey: "Nefsimiz korku hissini hangi yönde kullanmalıdır Allah korkusu bize ne kazandırır Korku ile korkaklık aynı şey midir"
Korku Nedir
Korkunun insan fıtratına yerleştirilmiş bir duygudan ibâret olduğunu bildiren Bedîüzzaman Hazretleri, korkuyu makam itibariyle iki gurupta inceler:
Bedîüzzaman'a göre korku ya halka, ya da Hâlık'a dönük olarak yaşanır. Yani insan ya Allah'ın yarattıklarından korkar, ya da Allah'tan. Üçüncü bir ihtimal yoktur.
Kur'ân insanları Allah korkusuna çağırır. Rabb'inden "korkan" kimseye "iki Cennet" vaad eden1 Cenab-ı Hak başka bir âyette, "Benden korkun!"2 buyurur. Bir başka âyette ise, "Allah Kendisinden korkmanızı emrediyor."3 buyurulur.
Peygamber Efendimiz de (asm) bizi Allah korkusuna çağırıyor: "Bir mü'minin kalbinde korku ile ümit birlikte bulunursa, muhakkak Allah ona umduğunu verir, korktuğundan da emin kılar."4 buyuran Allah Resûlü (asm), bir hadis-i kudsîde de, Allah'ın şu sözünü naklediyor:
"İzzetime ve celalime yemin ederim ki, bir kuluma iki emniyeti ve iki korkuyu birden vermem: Kulum dünyada azabımdan emin olursa, Kıyâmet Gününde ona korku veririm. Kulum dünyada Benden korkarsa, Kıyamet günü onu azabımdan emin kılarım."5
Allah Korkusu
Allah'tan korkmanın, O'nun rahmetinin şefkatine yol bulup sığınmak demek olduğunu kaydeden Saîd Nursî Hazretleri, korkunun bir kamçı olduğunu ve kişiyi Allah'ın rahmet kucağına attığını beyan eder.
Bedîüzzaman'a göre, Allah korkusu ile Allah'ın merhametine, mağfiretine ve affına ulaşılır. Bir anne yavrusunu korkutmakla, nasıl ki, onu şefkat sînesine çekmiş olur. Öyle ki, anne korkusu yavru için gâyet lezzetlidir. Çünkü bu korku kendisini annesinin sıcak kucağına çekiyor. İşte, bütün annelerin şefkatlerini toplasanız, Allah'ın rahmetinin sadece bir pırıltısından ibâret kalır. Öyleyse sonsuz şefkat ve hadsiz merhamet Sahibi olan Allah'tan korkmakta büyük bir "lezzet" olduğu böylece ortaya çıkmış oluyor. Üstelik Allah'tan korkan, Allah'tan başkasının çirkin, netîcesiz, musîbetli ve belâlı korkularından da kurtulmuş olur.
Allah korkusu olmadığında, kişi bu defa Allah'tan başka şeylerden korkmaya mecbur olacaktır. Hattâ, öyle şeylerden korkacaktır ki, o korku sonuçta hiçbir işe yaramayacağı gibi, korkulan şeyin ne merhameti bile söz konusu olmayacaktır. Bilakis böyle korkular insan ruhuna elem verici belâlar, ıstırap verici acılar ve yürek yakıcı hüzünler dolduracaktır. Böylece insan, yüreğinde Allah'tan başka şeylerin korkusunu taşımanın cezâsını "derhal" görmüş olacaktır.6