Ah Filistin, vah Filistin!

Ermenek'ten Aysel Yıldız: "Filistin davasını nasıl anlayacağız Mescid-i Aksa'nın bizim için önemi nedir"

İşgal Edilemez!

Başlık bu haliyle olmadı! Kabul etmiyorum! Başlık şöyle olmalıydı: Ah âlem-i İslâm vah âlem-i İslâm! Fakat, bugün ağlayan Filistin'dir! Ne yapalım!

Evet, Filistin ağlıyor; biz seyrediyoruz! Allah bizi ıslah etsin! Âmin.

Vahim olan Filistin'in durumu değil, aslında vahim olan bizim halimiz!

Bunun bir hesabı olmalı!

Kocaman âlem-i İslâm'da tık yok!

Bazen dünya halklarında ses verenler yok değil, şükür! Onlar alın akının hakkını verenlerdir. Ama devletler maalesef sınıfta kaldı!

Her şey bir yana: Şu bir gerçek ki, Filistin toprakları Filistinlilerindir! İşgal edilemez!

Yahudî bu hakkı nerde buluyor Dünyanın barışa koştuğu bu günlerde, bir avuç Yahudî'nin yaptığı katliamı hangi adalet kabul eder

Kudüs Tarihi

İbranicede Yeruşalim adıyla bilinen "Kudüs", tarih boyunca 2 defa tamamen yıkılmış, 23 defa işgal edilmiş, 52 defa saldırıya uğramış, 44 defa ele geçirilmiştir.

Hz. İbrahim, Hz. Yakup, Hz. Davud ve Hz. Süleyman (as) başta olmak üzere birçok peygamberin ayak izini taşıyan Kudüs, Miracın ilk basamağı, semalara yükselişin ilk durağıdır. Filistin coğrafyasının atan kalbidir. Miraç yolculuğunda Peygamberimizin (asm) arkasında binlerce peygamberin namaz kılmasıyla, peygamberlerin toplandığı bir mekân; ilk kıblemizin, ikinci mescidimizin ve üçüncü haremimizin bulunduğu müstesna bir şehirdir.

MÖ 11. yüzyılın sonlarında devletin başına geçen Hz. Davut, Kudüs'ü alarak burayı başkent yapmış ve Mescid-i Aksa'nın temelini atmıştır. Hz. Davut'tan (as) sonra hükümdar olan oğlu Hz. Süleyman (as) da Mescid-i Aksa'nın yarım kalan inşaatını tamamlamıştır.

Kudüs, Peygamber Efendimizin (asm) İsra ve Miracıyla İslâm tarihinde önemli bir konuma gelmiştir. Hz. Ömer (ra) zamanında Müslümanlar Kudüs'ü kuşatmış, barış yolu ile ve kan dökülmeden şehri fethetmişlerdir. Hz. Ömer (ra) halka, güven ve huzur içerisinde dinlerini yaşayacaklarına dair yazılı teminat verdi.

Kudüs'ün Fethi

Sonraki dönemde Emevîler buraya büyük önem verdiler. Halife Abdülmelik b. Mervan Peygamber Efendimizin (asm) Miraca çıkarken üzerine bastığı büyük kaya parçası (sahra) üzerine 691'de bir kubbe yaptırdı. Bu nedenle buraya Kubbetu's-Sahra denir.