Sevinçte ve kederde birlik

Sevinçte ve kederde birlik

SÜLEYMAN GÜLEK

İslâm, sadece bireysel bir ibadetler bütünü değil; aynı zamanda bir kardeşlik, merhamet ve dayanışma dinidir. Kur'ân-ı Kerîm'de bu hakikat şöyle ifade edilir: "Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz." (Hucurât, 49/10) Bu ilahî beyana göre, iman eden herkes kardeştir. Bu kardeşlik; kan bağıyla değil, iman bağıyla kurulur. Rengi, dili, coğrafyası farklı olsa da bütün mü'minler tek bir vücudun azaları gibidir. Çünkü Allah Teâlâ, mü'minleri birbirinin dostu kılmıştır: "Sizin dostunuz Allah, O'nun elçisi ve iman edenlerdir." (Mâide, 5/55) buyurur.

Gerçek Kardeşlik: Sevinçte ve Üzüntüde Birlik Olmaktır

Kardeşlik iddiası, yalnızca sözle olmaz. Gerçek kardeşlik; sevinçte, kederde, darlıkta ve bollukta birbirinin yanında olabilmektir. Sevgi, saygı, güven, merhamet ve yardımlaşma olmadan kardeşliğin bir anlamı kalmaz. Kur'ân'ın öngördüğü kardeşlik, bütün bu unsurları içine alan bir muhtevaya sahiptir.

Bu kardeşliğin hedefi, hem Allah'ın rızasına ulaşmak hem de insanların huzur ve mutluluğunu sağlamaktır: "Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emrederler, kötülükten alıkoyarlar, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah'a ve Rasûlü'ne itaat ederler. İşte Allah onlara rahmet edecektir." (Tevbe, 9/71)

Ensar ve Muhacir Kardeşliği:

Tarihten Bir Işık

Hz. Peygamber (s.a.v.) döneminde yaşanan Ensar ve Muhacir kardeşliği, bizlere kardeşliğin en güzel örneğini sunar. Medineli Müslümanlar (Ensar), Mekke'den hicret eden (Muhacir) kardeşlerini gönüllerine bastılar; mallarını, evlerini, ekmeklerini onlarla paylaştılar.

Kur'an, bu örneği şöyle övmektedir: "Kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile onları (muhacirleri) kendi nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir." (Haşr, 59/9)İşte bu âyet, kardeşliğin en yüksek mertebesini gösterir. Ensar, paylaşmanın, fedakârlığın zirvesine çıkmıştır. Müslümanların birbirine karşı bu duyarlılığı, bugün de bizim için bir model olmalıdır.

Allah Teâlâ şöyle buyurur: "O kimseler ki iman edip hicret ettiler ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda mücadele ettiler. O Ensar ki Muhacirleri barındırdılar ve onlara (her konuda) yardım ettiler. Onlar birbirinin dostlarıdırlar." (Enfâl, 8/72) Âyet-i Kerime, Ensar'ın Muhacirlere karşı yaptığı fedakârlığı övmektedir. Medineli Ensar, Mekkeli Muhacir kardeşlerini, hiçbir konuda yalnız ve yardımsız bırakmamışlardır.

Bu kardeşlik sayesinde büyük bir sosyal yardımlaşma da temin edilmiştir. Bu davranışlarıyla Ensar, imanlarında ne denli ihlâslı olduklarını göstermişlerdir. Onlar kardeşleri için ne yapılması gerekiyorsa onu hemen, gecikmeden yapmışlardır. Bu da kardeşliğin ve dostluğun nasıl olması gerektiğini bizlere gösteren en mükemmel bir örnektir.

Gazze: Kardeşlik Sınavımız

Bugün kardeşlik sınavı, Gazze'de verilmektedir. Orada yıkılan evler, dökülen gözyaşları, susuz kalan çocuklar bizim kardeşlerimizdir. Onların acısı, bizim acımızdır. Bir vücudun azalarından biri acı çektiğinde, diğer uzuvların da sızlaması gibi, her mü'minin kalbi Gazze'deki mazlumlarla birlikte ağlamalıdır.

Rasûlullah (s.a.v.) bu hakikati şöyle ifade eder: "Mü'minler, birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücut gibidir. Vücudun herhangi bir uzvu rahatsız olursa, diğer uzuvları da onun ıstırabını duyar."