Merhamet toplumu inşa etmek

Merhamet toplumu inşa etmek

SÜLEYMAN GÜLEK

Merhamet; katı kalpliliği yumuşatan, kin ve düşmanlığı eriten, nefretin yerine muhabbeti getiren, insanları birbirlerine yaklaştıran ve bağlayan bir vasıftır. İslâm dini, insanlığın dünya ve âhirette huzur ve saadetini temin etmek için şefkat ile merhameti temel prensiplerden biri olarak getirmiştir. Merhamet, herkesin iyiliğini isteyip onlara yardım etme arzusu duymaktır.

Toplumların ayakta kalmasını sağlayan en güçlü manevi temellerden biri merhamettir. Merhamet, sadece bir duygu değil, insanı insan yapan bir bilinçtir. Bir kalpte merhamet varsa orada vicdan vardır, adalet vardır, insanlık vardır. Merhametin zayıfladığı bir toplumda ise bencillik, duyarsızlık ve çıkarcılık kök salmaya başlar.

Merhametin İlahi Kaynağı

İslâm dini, merhameti hem bireysel hem toplumsal yaşamın merkezine yerleştirir. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın kullarından beklediği de rahmetle davranmalarıdır. Yüce Allah, insanı rahmet ve merhamet üzere yaratmıştır. Nitekim Yüce Rabbimiz buyurur: "Andolsun size kendi içinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sıkıntıya düşmeniz ona ağır gelir. O size çok düşkün, mü'minlere karşı şefkatli ve merhametlidir." (Tevbe, 9/128)

Hz. Peygamber (s.a.v.) de "Merhamet etmeyene merhamet edilmez" (Buhârî, Tevhîd, 2) buyurarak, toplumun huzurunun merhametle sağlanacağını ifade etmiştir. Çünkü merhamet, yürekleri birleştirir, kırgınlıkları giderir, sevgi ve güveni besler.

Modern Dünyada Merhamet Krizi

Günümüz dünyasında bilgi, teknoloji ve refah artarken; merhamet duygusu giderek zayıflıyor. İnsanlar bir yandan sosyal medyada binlerce kişiyle "bağlantılı" görünürken, diğer yandan yan dairesindeki komşusunun hâlini bilmez hale geldi. Savaşlar, yoksulluklar, göçler ve çevre felaketleri karşısında insanlığın bir kısmı sessiz kalıyor. Oysa gerçek medeniyet, beton binalarla değil; şefkatle inşa edilmiş kalplerle var olur. Bugün bir toplumun gelişmişliği, sadece ekonomik göstergelerle değil; zayıfa, yoksula, yaşlıya ve yetime gösterdiği merhametle ölçülmelidir. Çünkü merhamet azaldıkça, toplumsal huzur da yok olur.

Bireyden Topluma Yayılan Bir Değer

Bir toplumda merhamet duygusu bireyden başlar. Ailede anne-babanın çocuklarına, çocukların yaşlılara, güçlülerin zayıflara karşı gösterdiği şefkat; toplumsal merhamet kültürünün temelini oluşturur. Bu bağ koparsa, toplumun ruhu zayıflar. Bugün modern şehirlerde insanlar birbirine yabancılaştıkça, paylaşma ve yardımlaşma azaldıkça; merhametin değeri daha çok hissediliyor. Oysa gerçek medeniyet, teknolojiyle değil, vicdanla inşa edilir.

Aileden Başlayan Bir Merhamet Kültürü

Merhametli bir toplumun temeli, ailede atılır. Anne-babanın sevgisi, kardeşlerin dayanışması, büyüklere saygı ve küçüklere şefkat; toplumsal vicdanın ilk tohumlarıdır.
Bugün ekranlarda şiddetin, kavgaların ve bencilliğin çoğalması; merhamet eğitimine ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu gösteriyor. Bu sebeple çocuklara maddi ve manevi eğitim verilmelidir. Çünkü merhamet öğretilmezse, geleceğin dünyası makinelerle dolu ama duygusuz bir dünya olur.

Toplumsal Dayanışmanın Merhametle Bağlantısı

Merhamet, sadece acımak değildir; sorumluluk almaktır. Yetimi korumak, yaşlıyı yalnız bırakmamak, muhtacın elinden tutmak; bir toplumun merhamet bilincini gösterir. Zenginle fakir arasında köprü kuran, güçlüyle zayıfı buluşturan en güzel değer merhamettir. Bir tebessüm, bir selam, bir gönül alma, bir sofrayı paylaşma; bunların her biri toplumu iyileştiren merhamet davranışlarıdır. Unutmayalım ki, bir ülkede yardım kuruluşları, vakıflar ve gönüllü hareketler ne kadar aktifse; orada merhamet kültürü o kadar güçlüdür.