Lokman Hekim'in nasihatleri ile hayata bakmak

Lokman Hekim'in nasihatleri ile hayata bakmak

SÜLEYMAN GÜLEK

Modern dünyanın karmaşası içinde yönümüzü kaybettiğimiz anlar giderek çoğalıyor. Bilgiye ulaşmak hiç olmadığı kadar kolay olsa da hikmeti bulmak aynı derecede zorlaştı. İnsan ruhu teknolojik ilerlemelerle değil, hakikatle ve hikmetle huzur buluyor. Tam da böyle bir zamanda Kur'ân'da yer alan Lokman Hekim'in öğütleri, çağları aşan bir rehber olarak önümüze çıkıyor.

Hz. Lokman (a.s.), Kur'ân'ın ifadesiyle "hikmet verilen" bir kuldur: "Andolsun, Lokman'a 'Allah'a şükret' diye hikmet verdik." (Lokmân Sûresi, 12) Onun evladına yaptığı nasihatler, sadece bir babanın sevgisi veya kaygısı değil; insanlığın her çağda ihtiyaç duyduğu bir hayat pusulasıdır. Bu öğütler, bir müminin nasıl bir duruş sergilemesi gerektiğini, nasıl bir karakter ve iman bilinci taşıması gerektiğini öğretir.

İmanın Temeline Dayanan Bir Bilinç

Lokman Hekim nasihatlerine, imanın özünü oluşturan bir uyarıyla başlar:
"Allah'a ortak koşma. Çünkü şirk, büyük bir zulümdür." (Lokmân Sûresi, 13) Bugün bize uzak gibi görünse de çağdaş insanın putları çok çeşitlidir. Para, statü, makam, şöhret, teknoloji, benlik… Kişi bunlardan birini hayatının merkezine aldığında, farkında olmadan kalbinde bir "modern put" oluşturmuş olur. Lokman'ın ilk uyarısı, tevhidin sadece bir inanç ilkesi değil; aynı zamanda hayatı düzenleyen bir merkez olduğunu hatırlatır. Müminin kalbi sadece Allah'a bağlı olduğunda gerçek huzur doğar.

Aile: Değerlerin Filizlendiği İlk Mekân

Lokman Hekim'in ikinci öğüdü, aile bağlarının önemine dikkat çeker:
"Biz insana, anne ve babasına iyi davranmasını emrettik." (Lokmân Sûresi, 14) Bugün hızla bireyselleşen toplumda evlat–ebeveyn ilişkileri zayıflıyor; saygı ve hürmet geri planda kalıyor. Oysa insanın karakteri ilk olarak ailede şekillenir. Toplumun sağlam kalması, nesillerin sağlıklı değerlerle yetişmesine bağlıdır.

Lokman'ın bu öğüdü aslında şunu söyler: Aileye gösterilen hürmet, toplumun geleceğine yapılmış en büyük yatırımdır. Ayetin devamında Rabbimiz, annenin çocuğu zahmetle taşımasını, büyük emeklerle büyütmesini hatırlatır.

Kullukta Duruş: Namaz ve Tevazu

Lokman Hekim, oğluna namazı emrederek ibadetin hayatın merkezine yerleşmesi gerektiğini vurgular: "Oğlum! Namazı dosdoğru kıl…" (Lokmân Sûresi, 17) Namaz, sadece bir ibadet değil; insanın kalbini arındıran, nefsi terbiye eden bir eğitimdir. Namazını hakkıyla eda eden bir insanın gönlü yumuşar, bakışı berraklaşır, sözü güzelleşir. Ayetin devamında Lokman şöyle der: "…İyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış; başına gelene sabret." (Lokmân Sûresi, 17) Bu ifade, Müslümanın hayatla ilişkisini tanımlar: Toplum için sorumluluk almak, yanlışa karşı durmak, zorluk karşısında sabır göstermek…

Ardından kibir konusunda dikkat çekici bir uyarı gelir: "Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü Allah, kendini beğenip övünen kimseleri sevmez." (Lokmân Sûresi, 18) Modern çağda sosyal medya, gösterişi besliyor; insanlar kendini olduğundan büyük göstermeye yöneliyor. Lokman'ın bu öğüdü, tevazunun mümin için vazgeçilmez bir karakter olduğunu hatırlatır.