Çocuklarda din eğitiminin temelleri ve ailenin rolü
Çocuklarda din eğitiminin temelleri ve ailenin rolü
SÜLEYMAN GÜLEK
Din, insanın anlam arayışına cevap veren temel bir unsurdur ve bu arayış çocukluk döneminde başlar. Çocuklukta verilen dinî eğitim, bireyin tüm hayatını etkileyen güçlü bir etkiye sahiptir. Çünkü çocukluk yıllarında alınan değerler, kişiliğin oluşum sürecinde belirleyici rol oynar. Yapılan birçok psikolojik araştırma, bireyin karakter yapısının büyük ölçüde ilk yıllarda şekillendiğini ortaya koymuştur. Bu nedenle, din eğitiminin temelleri de erken yaşlarda atılmalıdır.
Erken Yaşta Dinî Eğitimin Önemi
Çocuğun karakteri, kişilik yapısı ve değer yargıları büyük ölçüde ilk çocukluk döneminde şekillenir. Bu yıllarda verilen dinî eğitim, sadece bilgi kazandırmakla kalmaz; çocuğun ruh dünyasını besler, vicdanını şekillendirir ve davranışlarını yönlendirir. Dinî kavramların çocuklukta öğrenilmesi, bu bilgilerin daha kalıcı ve etkili olmasını sağlar. Çocukların sahip olduğu güçlü uyum yeteneği dikkate alındığında, dinî eğitimin küçük yaşlarda verilmesi hem kolay hem de verimli olacaktır. Ancak bu süreç, sabır, anlayış ve pedagojik bir yöntemle yürütülmelidir.
Çocuğun en sağlıklı şekilde yetiştiği ve geliştiği ilk ortam ailedir. Hiçbir kurum, sevgi ve güven ortamı açısından ailenin yerini tutamaz. Bu nedenle, çocuğun ilk dinî bilgileri ailesinden öğrenmesi hem doğaldır hem de etkilidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: "Her çocuk İslâm fıtratı üzere doğar. Ancak anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar." (Buhârî, Cenaiz 79) Bu hadis, çocuğun yaratılıştan getirdiği temiz fıtratı ve bu fıtratın şekillenmesinde anne-babanın etkisini açıkça ortaya koymaktadır. Aile, çocuğun sadece maddi ihtiyaçlarını değil, aynı zamanda manevî gelişimini de gözetmekle sorumludur.
Ailenin Din Eğitimindeki Görevi
Aile, çocuğun davranışlarını yönlendiren ilk modeldir. Bu yüzden ebeveynlerin dindar, tutarlı ve ahlaki davranışları, çocuğun dinî gelişimini doğrudan etkiler. Din eğitimi sadece bilgi vermekten ibaret değildir; çocuğa ibadetleri sevdirmek, Allah ve peygamber sevgisini aşılamak, güzel ahlâkı öğretmek de bu sürecin bir parçasıdır. Yüce Allah şöyle buyurur: "Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun." (Tahrîm, 666) Bu ayet, aile bireylerinin bir diğerini hem dünya hem de ahiret hayatı açısından koruma sorumluluğunu vurgulamaktadır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) aile bireylerine dinî eğitim konusunda önemli öğütler vermiştir. "Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden sorumlusunuz." (Riyâzu's-Sâlihîn, c. 2, Hds. 656); "Bir babanın çocuğuna bırakacağı en kıymetli miras, güzel bir terbiyedir." (Tirmizî, Birr 33) Bu hadisler, dinî ve ahlâkî terbiyenin çocuğa bırakılacak en değerli miras olduğunu açıkça belirtmektedir. Maddi miras geçici olabilir; ancak inanç, ibadet alışkanlığı ve güzel ahlâk kalıcıdır ve bireyin hem dünya hem ahiret hayatını güzelleştirir. Anne ve babalar İslâmiyet'i çocuklarına öğretmekle mükelleftirler. Ahlâklı, faziletli yetişen çocuk, kendine, anne-babasına ve çevresine faydalı olur. Bu da anne ve babayı mutlu eder.
Yaz Kur'an Kursları: Fırsata Dönüştürülmeli
Yaz aylarında açılan Kur'an kursları, çocuklara dinî bilgilerin verilmesi açısından büyük bir fırsattır. Bu kurslarda çocuklar, Kur'ân-ı Kerim okumayı öğrenmekte, İslam'ın inanç esasları, ibadetleri, ahlâk kuralları ve Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hayatı hakkında bilgi sahibi olmaktadır. Anne ve babalar olarak, çocuklarımızı bu kurslara yönlendirmeli, onların hem dinî bilgi hem de manevî açıdan gelişimlerini desteklemeliyiz. Unutulmamalıdır ki, sağlam bir inanç ve ahlâk anlayışı ile yetişen çocuk, sadece kendi hayatına değil, topluma da fayda sağlayacaktır.