Mamdani kazanınca biz de kazanmış mı sayıldık

New York'a ilk gidişim 2015 yılındaydı ve şehrin üzerine sinmiş o ağır 11 Eylül gölgesinin hâlâ dağılmadığını hemen anlamıştım. İnsanların bakışlarında açıklanmayan bir mesafe, sokakların sesine karışmış bir teyakkuz hali, gökdelenlerin arasından esen rüzgârda bile geçmişin yarığına ait bir serinlik vardı.

O yıllarda Obama'nın Beyaz Saray'dan yükselen dili Müslümanlar için bir umut taşımaya devam ediyordu. Irak'ın açtığı yaraların sarılacağına, Guantanamo'nun kapanacağına, Amerika'nın dünyayla yeni bir ahlaki dil üzerinden konuşacağına dair güçlü beklentiler vardı. Bizim coğrafyanın insanı Obama'yı neredeyse manevi bir kefaret gibi görmüş, seçilmesini adaletin dünya sahnesine yeni bir kapı açacağına yoracak kadar iyimserleşmişti. Fakat gerçekler bambaşkaydı. Guantanamo kapanmadı ve Ortadoğu aynı karanlık tünelin içinde bırakıldı. Müslümanlar ABD'de görünür bir kimlik olarak rahatlayamadı, bilakis görünmez bir şüphe perdesinin ardında tutuldu. Manhattan'ın vitrini değişmişti fakat hafızası değişmemişti. Parıltı dışarıya aitti, güvensizlik ise içeride duruyordu. Enkazın kaldırılması travmayı örtmemişti, sadece başka bir forma sokmuştu. Şehir siyasi iyimserliği sahiplenmemişti, tedirginlik daha bariz hissedilen bir duyguydu.

2018'de ve sonrasında yeniden gittiğimde korkular artık yüzeye çıkmıştı. Trump iktidardaydı ve keskin söylemleri New York'un çok katmanlı yapısına ağır bir gölge gibi düşmüştü. Metroda insanların birbirine görünmez bir sınır çizmiş gibi davranması, sokaklardaki polis sirenlerinin daha buyurgan bir tonda duyulması, Müslümanların artık yalnızca şüpheyle değil siyasi paranoyayla birlikte anılır hale gelmesi, Trump'ın "America First" sloganının şehirde nasıl katılaştığını açık biçimde gösteriyordu. 2015'te derinde hissedilen tedirginlik 2018'de daha görünür bir huzursuzluğa dönüşmüş, şehrin alışıldık hareketliliği içe doğru kapanan bir sessizliğe bürünmüştü.

Tam da bu yüzden şimdi, New York'ta Müslüman Zohran Mamdani'nin belediye başkanı seçildiğini duyduğumda ilk hissettiğim şey coşkudan ziyade, tarihin yön değiştirme hızına duyduğum şaşkınlıktı. Çünkü ben o şehrin hem Obama döneminin yarım kalmış iyimserliğini hem Trump'ın ilk döneminde sertleşen siyasal iklimini görmüştüm.

Trump'ın yalnızca Amerika'nın değil, dünyanın tamamının üzerine gölgesini düşürdüğü bir dönemde New York'ta bir Müslümanın seçilmesi ister istemez dikkat çekiyor. Çünkü onun dili yalnızca Washington koridorlarını etkilemiyor. Ortadoğu'nun kırılgan dengelerine, Filistin'in kapanmaz yarasına, Avrupa'nın güvenlik politikalarına ve küresel ekonominin sinir uçlarına kadar uzanan bir yankı yaratıyor. Böyle bir zamanda Mamdani'nin yükselişi Amerika siyasetinin kendi iç çelişkilerini açığa çıkaran büyük bir kırılma oldu. Zira Amerika'da siyaset düz bir çizgide ilerlemez, bir ileri bir geri sallanan sarkaç gibi hareket eder ve her savruluş yeni bir hesaplaşmayı beraberinde getirir.

Bu yüzden Mamdani'nin kazanmasını Türkiye'nin dinî ve siyasal kodları üzerinden okuyabilen yorumlar bana oldukça eksik geliyor. Amerika'da Müslüman kimliği bizdeki gibi kültürel bir blok ya da siyasal bir cemaatin parçası değildir. Daha bireysel bir etik arayışın, kişisel bir vicdan duruşunun ifadesidir. Bu yüzden bizdeki muhafazakârlığın taşıdığı tarihsel yüklerle hiçbir bağı yoktur.

New Yorklu seçmen aslında Mamdani'yi değil, Trumpizm'in gölgesinde aşınan demokratik hafızasını oyladı. Şehir uzun süredir kurumsal yozlaşmanın, evsizlik krizinin, gelir uçurumunun ve güvencesizlik hissinin büyüdüğü bir döneme sürüklenmişti. İnsanlar bir kurtarıcı aramadı. Sadece yönlerini belirleyen bir pusula aradı ve o pusula artık klasik Amerikan siyasetinin kalıplarında bulunmuyordu. Bu yüzden Mamdani'nin Müslüman kimliği avantaj da olmadı engel de. Şehrin çok katmanlı siyasal dokusunun doğal bir unsuru olarak yerini aldı. Asıl anlam, bir Müslüman ismin kazandığı bir yarışı izlemekte değil, New York'un kendi hafızasında karanlık bir zaman dilimini geride bırakma arzusundan doğuyor. Putların büyük ölçüde kırıldığı fakat kırıkların yerlerde saçılı durduğu bir zaman bu.