Tuz kokar mı

Tuzun fıtratında, girdiği yeri kokuşmadan korumak olduğu bilinir…

Fıtrat bozulmadan tuzun kokmaması lâzım. Aksi söyleniyorsa; ilk doğru, fıtratın bozulmakta olduğudur... Zamanı ve zamana bağladığı dünyamızın sahibi, Ahirzaman'a bir başka ehemmiyet yüklemiş. Varlığını binbir esma ile tanıtmaya vazifeli Efendimize, kıyamet öncesi zamanın özelliklerini vahyederken; bu dönemdeki fitnenin dehşetini ve tahribatını bize anlatmasını elçisine emretmiş. Resul-i Ekrem'in (asm) vahiyden kaynaklanan sözlerini derleyen muhaddisler, bu dehşetli aralıkta olup-bitenin haber verildiği hadisleri "Kitabü'l-Fiten" başlığı altında toplamışlar. Güneşimizin Ben-i Âdem'i ışıtmaya başladığı andan, son olarak Batıdan doğacağı zamana kadar cereyan edecek fitneler bu bahiste anlatılır.

Vahiyle istikametin ve eşyanın ders verildiği Suffe medresesi bozulur mu Haşa!..

Bu medresenin manevî çekirdeklerinden hayat bulmuş Şam-ı Şerif, Zeytuniyye, El-Mağrib, Endülüs, Maveraünnehir, Bağdat, İstanbul ve El-Ezher gibi medeniyetlerin anneleri medreselerin yanlışlarından veya bozulmalarından bahsedebilir miyiz Ancak Peygamberimizin (asm) birinci deccaliyet olarak nitelendirdiği Moğol Fitnesinin şerlerine maruz kalmışlarsa, belki...

Moğol'un Bağdat ve Basra'ya ettiğini Efendimiz (asm); yaklaşan Şerlerden Araba yazık oldu, diye haber vermiş. Kıyamet öncesindeki fitne ve şerlerin Moğol belasından daha dehşetli olacağını da haber veriyor. Annelerimizin ve medreselerimizin bugünkü hallerini konuşurken, ahirzamanın fitnelerinin mahiyetlerini bilmememiz bizi cidden ümitsiz ve perişan bırakır. Bu fitnenin önemli bir yanı; kendisini (temsil ettiği felsefe ve cereyanı) ilâh olarak tanıtması ve herkesi dehşetiyle bu itikada zorlamasıdır. Allah'ın ayetlerini (fıtratı) değiştirme iddiasıyla, medeniyetten gaspettiği imkânlarla–kendisine göre-değişimlere yönelecektir. Zamanın âliminden Kur'ânî haberleri alamadıklarından, göğüs göğüse çarpıştığımız cereyanların mahiyetlerini bilemeyenler, hadisin bahsettiği fitneyi bekleyedursun. Biz; değişim veya yenilik perdesinde fıtrata yapılan müdahaleleri dikkatlice takip ediyoruz. Yüzlerce fıtrata yapılan hücumu bir tarafa bırakıp; yalnızca annelerin ve medreselerin hallerine bakacağız.

Koyun kuzusunu yazıda bırakır mı Fıtrat bozulmuş ise, aç gözlü haris insan biraz daha et ve süt diyerek annesinin genlerine müdahale etmiş ise, kendi derdindeki anne koyun kuzusuna dönüp bakmayabilir de... İnsanî annelerde durum çok farklı değil... Medeniyetin hipnotik kalıplarında dönüşüme maruz kalmış annelerin bebeklerini doğumhanelerde bırakıp gittiklerine, hastahaneler aşina oldu. Fıtrat bozulunca yalnızca tuz kokmuyor; kuzular annesiz ve anneler korumasız kalıyorlarmış. İnsanlarına, sosyal hayatlarına, iktisatlarına, beslenmelerine ve hayatlarına deccalca müdahale edilmiş bir toplumdaki medreselerin halini tahlil etmemiz gerekmiyor mu