Türkiye gençliğini İran gençliği ile karşılaştırdınız mı

Bir buçuk asra yakındır demokrasi peşinde koşan bu iki Müslüman millet arasındaki hürriyet paralelliğini herkes kabul etmeyebilir.Demokrasiyi kısmen yaşamalarında ve Avrupalılaşmadaki pratiklerinde de yine paralellikleri var. Bu noktadan diğer İslâm milletlerine benzemezler, İran ile Türkiye... İran İslâm Devriminin kendisinden önceki bazı hürriyet ve hakları rafa kaldırdığını tartışmıyoruz. Mevcut İran rejiminin hem şeriata ve hem de Avrupa hukukuna göre "DOĞRU DEMOKRASİDEN" hayli uzaklarda seyrettiğini de biliyoruz. İran gençliğinin bu husustaki şanssızlığı bizden daha fazla. Zira istibdadı icra edenleri halk görse de, hürriyet ve adalet yollarını şeriat adına kapayan idareciler, gençliği ümitsiz ve çaresiz bırakmışlar. İdarenin bu baskısıyla; vatana, dine, geleneğe ve tarihe bir küskünlük oluşturulmuş, gençlikte... Bu halet-i ruhiye ile kendisini Batı ülkelerine atan İran gençliğinin din ve mukaddesatlarını tamamen terk edişleri; rejim ile dini birleyen yaklaşımların dan değil mi Onların mukaddesatlarına bir daha dönüp bakmamaları, işte bu şiddetli istibdadın neticesidir, kanaatindeyiz. Türkiye'miz de geçmişte kısmi olarak demokrasi nimetlerini görmüştü. Hâkim medyanın ve siyasetçilerin yoğun baskılarına rağmen sosyal medyalardaki akislerden de bunu anlayabiliyoruz. Dini ve mukaddesatı alet ederek iktidara gelen AKP hükümetinin yirmi iki senelik iktidarına dönüp bakan gençlerimizde maalesef ümitsizlik hastalığı baş göstermiş. İlk geldiklerindeki hürriyet açılımlarını hatırlatan o kadar gazeteci var ki... En büyük darbenin de "ADALETSİZLİKTEN" kaynaklandığını tekrar etmemize gerek var mı 12 Eylülcülerin başlattığı Neoliberal politikaları zamana göre revize eden bu iktidarın yaptığı haksızlıkların kokuşmasında ortaya saçılan kokular, gençliğin burun direklerini kıracak şiddette olunca; iktidara yönelik başlayan görünür-görünmez protestolardan dindarlık, temel ahlâki prensipler, insani değerler ve adalet duygusu da nasiplerini alıyorlar. Yakın zamana kadar; dindarlardan zarar gelmeyeceğini büyüklerinden dinlemiş ve bu çürümeler için çare olarak dini referans gösterenlerin kendileri bu hukuksuzluk, ayırımcılık, hırsızlık ve adaletsizliğe alet olduklarını gören gençlikte, dindarlığa karşı bir tepki gelişiyor. Dindarların tam zıddına bir yürüyüş düşünelim... M. Kemal'in bayraklaştırılması, müstehcenlik, sokaktaki iffetsizlik, mukaddesata tepki, büyüklerine hürmetsizlik, herşeye itiraz ve nihayet anarşizm... Sokaktaki gençliği dini ve milli değerlere tepkili gören gizli komünist ve masonlara gündoğdu, Türkiye'de... İçişleri nin bilgisi dâhilinde, ülke dışından finanse edilen binlerce STK' ların halk tarafından bilinmediğini zanneden yetkililerimizin gafleti