Şuhur-u Selâse ile dirilmek...

Halkımızın "Üç Aylar" olarak tarif ettiği kudsî zaman dilimine, Bediüzzaman "Şuhur-u Selâse" diyor.

Bütün İslâm coğrafyalarında kullanılan bu ortak kelimenin Risale-i Nur'lardaki kullanımı da, Bediüzzaman gibi gariptir. Zira onun seleflerinde bu tarz ile çok karşılaşmıyoruz. Nur talebeleri arsında gündelik kelimeler kadar tanış olsa da, Müslüman kamuoyunda henüz tearüfe mazhar olmuş değil...

Kur'ân'ın, tevhidi tasvir eden ayetlerindeki üslubunun, Bediüzzamanca Risale-i Nurlardaki takibini görebiliyoruz. ekirdekten ağaca, ağacın meyvesinden tekrar çekirdeğe... Parçayı bütünde ve bütünü parçada gösterme hadisesini bütün cihetleriyle anlatan Said Nursî; Besmele-i Şerife'nin Fatiha'ya, Fatiha'nın ise Kur'ân'a nasıl fihriste olduğunu ve dairelerle bağlanan bütünlüklerini, eserlerinin ilgili yerlerinde anlatır. Bu tasavvuru, tevhidi anlatma çerçevesinde, zamana da tatbik eder. Bir gecenin bütün seneye çekirdeklik olmasını; bazen ağaçtan çekirdeğe ve Leyle-i Kadiri anlatırken de çekirdekten ağaca; hayalimizi avucuna alarak bizi dolaştırır. Teşbihler, temsiller, istiareler ve mukayeselerle, Kur'ân'a yönelenleri tevhid denizine daldırarak, fikren yeniden dirilişlerini sağlar.

Şuhur-u Selâse'nin, şeref ve kıymetini bizatihi Allah'tan aldığını bize anlatan Efendimiz'in (aleyhissalâtü vesselâm), Receb'in, Allah'ın; Şaban'ın, Kendisinin ve Ramazan'ın ise Kur'ân'ın ayları olduğunu söylediği hadisi de; bu mübarek zamanın kendi içlerindeki genişleme ve irtibatlarını başka cihetleriyle gösteriyor. Tevhid, Nübüvvet ve imanın yekûnunu içine alan Kur'ân'la taçlanan bu kudsî zamanın, bütün mekân ve eşyayı tevhid adına içine aldığını görüyoruz.

Zirveye, dağların eteklerinden tutunarak çıkılır. İşte Regaib, rağbet edilmesi gereken büyük hedeflere çıkan yolun başlangıcıdır. Yüz metre, üç yüz metre derken, kendini binlerde bulursun. Bütün mesele, zirveye çıkacak yola girmek ve yükselmenin bedeli olacağı hayatı yaşamaya başlamak değil mi Veya Regaib'in peşinden koşan Miraç, Berat ve nihayet Leyle-i Kadir...

Her günümüz yeni bir diriliş değil mi Ölümün küçük kardeşinin kucağından kurtulduğumuzda gözlerimizi dirilişle açıyoruz. Midemizdeki lokmanın bedenimize geçişi diriliş olduğu gibi, sair yaratılmışlardan farkımızı anlayıp Yaratıcıya yönelişimiz bir başka diriliş olsa gerek. Şuhur-u Selâse'de dirilişi tetikleyecek sesler, şeairler, hatırlatmalar ve teşviklerle; yolumuzu gaflet, kesret ve nisyan vadilerinden kurtararak Kur'ân'ın tarif ettiği zirvelere döndürebiliyoruz.