Özalizm anlaşılmadan, günümüz meseleleri aşılabilinir mi

Global bir projenin içindeki Türkiye detayına "ÖZALİZM" dememiz, inşaallah garipsenmez. Akademik çalışmalar ve üniversitelerdeki lisans tezleri fihristesine baktığınızda; hem yurt içinde ve hem de yurt dışında bu isim altında çalışmalar göreceksiniz. Dışardaki global sivil Marksistlerin Türk Kemalistleri yardımıyla gerçekleştirdikleri "12 Eylül ihtilalindeki ÖZAL rolünü" iğfal edilmiş bir kısım muhafazakârlarımız inkâr etse de, dünya literatüründe bu meselenin yeterince incelendiğine şahit oluyoruz.

Özal'ın ABD'li neoliberallerle ne zaman irtibata geçtiğini merak edenler, onun, 1970'lerin başında Dünya Bankasında çalıştığını bilmiyorlar. Şikago'lu Çocuklar olarak da nitelenen Milton Friedmann'ın ekibinden olduğu ise geç anlaşıldı. Bütün bu ilmi çalışmalarda, generallerin iktidara taşıdığı ÖZAL'ın ABD'deki "YENİ EKONOMİ LİDERLERİNİN" desteğiyle Türkiye'de, önceki siyasetçilerin hiç tanımadıkları bir sistemi uyguladığını yazacaklardı. Bu hususta bilhassa ODTÜ, Hacettepe ve diğer bazı enstitülerde yapılmış araştırmaların, zihninizi açacak detaylı bilgileri vereceğinden eminiz.

ANAP veya ÖZAL anlaşılmadan, günümüz AKP'nin bunca yanlış, enflasyon ve tahrip ile ülke idaresinde kalmasının sırrı asla bilinmez. Özal'ı iktidara taşıyan Kemalist generaller değildi, belki Pinoschet'in arkasında duran August von Hayek gibi Marksist kökenli sivil Neoliberal çizginin sahipleriydi. Bu maksatla organize olmuş sermayedarlarla çalışan Londra ve New-York merkezli küresel aktörler, Pentagon'un emrinden dışarıya çıkmayan bazı MarksistKemalist generallerle Türkiye'de İhtilal yaptıklarında; bu renkli ihtilalcilerin Türkiye'de uygulayacakları programları ve program takipçileri de hazırmış. Dünya Bankası'nın bu günkü yapısı ve buradan çıkanların üçüncü ülkelerdeki icraatları mercek altına alındığında; Özal'ın da en az Kemal Derviş kadar Neoliberal yapıya sadık olduğunu müşahede edeceksiniz.

Özal'a; anarşiyi durduran bir ihtilâl sonrasında Demirel'in danışmanı olması hasebiyle- idareye getirilmiş ve sonra başarılı olmuş bir siyasetçi gözüyle bakanlar, elbette aldanmışlardır. Ondan önce Erbakan'ın listesinden milletvekili bile seçilmeyen bu adam, nereden deha oldu ki... Fakat, "12 Eylül ihtilaliyle başlatılan Türkiye NEOLİBERAL PROGRAMINI bir bütün halinde incelediğimizde, AKP'nin bir devam olduğunu, Özal'ın bitiremediği ülkenin günümüz hükümetiyle bitirilmeye çalışıldığını, Türkiye muhalefetini parmağında oynatan Neoliberallerin Erdoğan'a büyük destek sağladıklarını elbette göreceklerdir.

Muhalefetin ÖZALİZM'i öğrenmeye acilen ihtiyacı var. Bin sene devam ettirilmek istenen iktidarın iki ana partileri olan ANAP ile AKP'nin aynı merkezden maddi-manevi destek aldıklarını görmemek için, çok basiretsiz olmak gerekiyor. Özal'ın tahrik edici ve kavgacı üslubu kendisine ait değildi, ithaldi... Aynı şeyi Erdoğan için de söyleyebiliriz. Ülkede sekineti, doğru düşünmeyi, barışı, milli birlik-beraberliği istemeyen sivil Marksizm'in enstitülerinde hazırladıkları üslup, Erdoğan'ın ne fıtri ve ne de istediği üsluptur. İthal edilen bu üslup için, Amerika'dan getirilmiş reklam şirketleri de mercek altına alınmalıdır.