Orman yangınlarından sosyal hayat yangınlarına
"Yangın" kelimesinin insan havsalasındaki mana zenginliğini biliyoruz.
Orman yangınlarıyla sosyal hayat yangınlarının karşılaştırmasını da yapmıyoruz. Zira mahiyetleri farklı... Biri, iki-üç gün içinde elli bin kişiyi tahliyeye zorlarken; diğeri derinden derine milyonları etkiliyor ve yüzbinlerceyi de yakıyor...
Dinin siyasete alet edildiği; fıtratı ve ahlâkı ders verecek dinî cemaatlerin korku, rüşvet ve başka saiklerle zapt ü rapt altına alındıkları şu zamanda, dinsizlik ve ahlâksızlığın modern bilişimteknoloji ile küremizi sardığı çağımızda; müstehcenliğiahlâksızlığı teşvik eden Küre-selcilere karşı, "fıtratı" savunmak hiç de kolay değil. Ahlâktaki menfi değişimi, yakın zamanlarla da mukayese edemiyoruz, artık. Bilhassa kadını kullanarak dinsizlikteahlâksızlıkta kamusal alanları işgal edenlere itiraz edecek devlet yetkililerinin, sivil toplumun, dinî cemaatlerin, geleneğin, fertlerin ve bilhassa babaların çaresiz göründükleri bu mevsimde, müstehcenlikmüptezellik hakkında yazmanın zorluğunu bilerek düşüncelerimizi şekillendirmeye çalışacağız.
Allah'ın emri olan "doğruyugüzeli tebliğimizde" bize itiraz edeceklerin söyleyeceklerini bir tarafa bırakıyoruz. Bizi ahlâk zabıtası, mürteci, sofu, mutaassıp, medeniyetsiz, saygısız ve dünyadan habersiz sıfatlarıyla suçlayacakların yakıştırmalarına da önem vermiyoruz.
Ahlâkta, fazilette ve takvada bir farklılık iddiasında da değiliz. İnsaniyetimizi, medeniyetimizi ve fıtratımızı müstehcenlik üzerinden tehdit eden "hayat tarzlarını" beğenmediğimizi ve bu halin insanı yüceltecek güzel ahlâklarlagiyimlerle yer değiştirmesini arzuladığımızı topluma anlatmak istiyoruz.
Fevkalâde önemli, millî birliğimizi alâkadar eden ve o nisbette netameli olan bu mevzuda; ferttoplum olarak kendi vazifelerimizi, dine hizmet iddiasındaki dinî cemaatlerin vazifelerini ve fıtratımızı koruma-kollama ile görevli devletimizin yükümlülüklerini ayrı ayrı ele almamız gerekiyor.
Kur'ân ve Sünnet, kadının giyiminden ve tesettüründen erkeği sorumlu tutuyor. İlk insan ve ilk peygamberden, fıtratı bütün zerreleriyle nefsinde yaşayıp cemiyetinde tesis eden Hz. Muhammed'e (asm) kadar... Kur'an'ın "cins-i lâtif," "cennet çiçeği," "temizliğin simgesi" gibi sıfatlarla nitelediği kadına, güzelliğiniestetiğini tamamlayacak ölçüleri gösteren meşhur ayetinden önceki ayette (Nur, 30) kadınlardan önce erkeklerin iffetli olmalarını emrediyor. Ve Peygamberimizin bu mana çerçevesindeki çok hadislerini biliyoruz. İffetin, güzel ahlâkın, siretgüzelliğinin ve namusluluğun kaynağı erkekle başlıyor, İslâmiyette.
Açık saçıklıkmüstehcenlik ifadelerindeki kafa karışıklığımızın sebebi, fıtratımızı tarif eden Kur'ân'dan ve onun pratiği olan Peygamberimizin sünnetinden uzaklaşmamız olmalı. Fıtratın kaynağından ayrılmakla, sosyal hayatımızın tüm ölçülerinde bozulmalar meydana gelmiş ve değerlerimiz yer değiştirmiş. Yaratılışa göre giyinmiş ve bu çerçevede sosyal hayattaki rolünü yaşayan bir kadına "gayr-i medenî" diyenlerin maksadı sizce nedir Geçmişi ancak yüz yılı bulan dinsiz Marksistlerin Avrupa'da uydurdukları modanın hakikati nedir Günümüz tesettür anlayışının vazgeçilmez aksesuarı olan başörtüsünün Avrupa'dan geldiğini bilemeyecek kadar cahil kalmış bu Avrupaperestlere göre kadının mahiyeti de, giyimi de, sosyal davranışı da tanımsızdır. Çünkü orada cehalet hüküm sürüyor. Aynı husus nispeten pardösüsü için de geçerli, tesettürlü kadının. Kur'ân ve Sünnet 'teki ölçülere riayet edildikten sonra, zevk ve estetikte istibdat uygulanmayan Müslüman kadını anlamamakta inat edenlerin maksadı, elbette medeniyet ve hürriyet olmamalı.