Muhalefetin temizlenmesi gerekiyordu

Şerlere sarılı hayırlar, sonradan görünüyorlar…

AKP hükümetinin, CHP'li belediyelerin üzerine yargıyla gitmesinin hikmetleri, bundan sonra ortaya çıkacaktır. Belediyelerin ihtilâl yasalarıyla başlarının dertte olduklarını biliyorduk. O belediyelere CHP'nin yerine AKP'yi koysanız, netice değişir miydi Hayır... 12 Eylül İhtilâli'yle hürriyetler askıya alındığından ve demokrasi de ipe gittiğinden, elbette ihtilâlcilerin öğrettiği keyfilikle hükümetler ve belediyeler devam edeceklerdi... ANAP ve AKP'nin TBMM çerçevesinde ve belediye meclislerinde yaptıkları ihanetlere, suistimallere ve rantlara; muhalefetin hangi vekilleri veya belediye meclis üyeleri itiraz etmişlerdi ki Siyasetle elde ettikleri şahsî menfaatleri ve milletin mallarını aralarında paylaşmamışlar mıydı AB yetkililerinin, bazı hakperest araştırmacıların veya muhalefet sözcülerinin; ANAP ile AKP dönemlerindeki tahribatı ve büyük rüşvetleri muhalefet mensupları önceden dillendirmişler miydi Veya bu iki ihtilâl partilerinin (ANAP-AKP) geleceğimizi Marksist globalcilere pazarlayan hangi projelerini, temsilcileri oldukları ahaliye haber vermişlerdi... Hemen hemen yok nispetinde...

Maksadımız geçmiş dönemlerdeki hükümet ve belediye icraatlarını temize çıkarıp, suçu ihtilâlcilere yüklemek olmadığı gibi, iktidar partisinin vekillerini ve meclis üyelerini takliden milletin malını gasp eden CHP'li belediyeleri savunmak da değildir. Fakat kanun hâkimiyetinin, şeffaflığın, hukukun üstünlüğünün, millet iradesine bağlılığın; askerî darbe ile ortadan kaldırılıp, keyfiliğin esas olduğu ülkemizde, muhalefet de sorumluydu. Hatta diyebiliriz ki, 12 Eylül ile hükümeti dizayn eden küresel sosyal Marksistler, muhalefete de çekidüzen vermişlerdi. Tam sekiz senelik bir istibdat hazırlığını biliyor musunuz İhtilâl öncesindeki icracı millî kadrolara, yedi yıllık bir yasak... İşte ABD'den veya başka Neoliberal kadrolar arasından getirilen planlamacılar, bürokratlar, bazı vekiller, reklamcılar, hatta yargı mensupları...

Allah Demirel'e rahmet eylesin, meydanlarda verdiği demokrasi mücadelesinin sevabıyla, ahiretteki hesabını kolaylaştırsın... AKP'nin taparcasına sevdiği Özal'ın, istibdadı devam ettirme çabaları ve 1987 sonbahar mağlubiyeti... Günümüz AKP'sinin, muhalefeti belediyeler üzerinden bitirme gayretini taaccüple karşılayanlara, Özal anlatılmalı...

12 Eylül, global Marksistlerin müdahalesiydi. (Şili'de olduğu gibi) Bin sene devam etmesini diledikleri bir dizaynlarıydı. Sokaktaki işçiden bürokrasiye, cami imamından dinî cemaatlere, ilkokuldan üniversiteye, bakkaldan holdinglere ve tarımdan tüm ticarete kadar... Her şey yeniden Neoliberal sisteme göre tanımlandı, düzenlendi ve programlandı.

Muhalefet bu işin içindeydi ve ihtilâlin labirentlerindeydi. Onların ahlâk ve icra biçimini esas alıyordu. Merhum Demirel'in Tansu iller'e söz dinletememesinin sırrı buradaydı... Sonra da demokrasi tehlikesini bertaraf için ithal edilen "Uzanlar" çetesi marifetiyle kurdurulan Genç Parti hikâyeleri...