Bu soruyu, geçmiş yazılarımızda da sormuş olabiliriz. Önemli olduğundan, tekrar güzeldir.
Bir taraftan Kemalizm'in mahiyetini, diğer cihetten Kürtlerin mahiyet ve misyonlarını bilenler için; kısaca tarihi vakıaların çekirdekleri, günümüzdeki proje tatbikatları, Türklerin bağımsızlığı ve dünya barışı gibi ehemmiyetli meseleleri tedai ettirecek bazı hususlardan bahsedeceğiz.
Önce Kemalizm... Enternasyonal Sosyalizmin İslâmiçi versiyonu da diyebileceğimiz Materyalizmin münafıkane tarzı... Nifak, aldatma, fitne ile iç çatıştırma, yalan ve ihanettir, özü... Tesirlerini bütün İslâm coğrafyasında görebiliriz. Baas rejiminden TunusLibya sosyalizmlerine... Pehlevî istibdadından Pakistan'daki darbecilere... Afganistan'daki Sovyet Karmalından Balkan TitoEnver Hocasına kadar... Müstebitler ilhamlarını Kemalizm'den aldıklarını beyanetmişlerdir. Kaddafi, Müşerref, General Necip, Saddam ve diğer bazı ihtilâlcilerin Türkiye Kemalizm terbiyesinden geçtiklerini de öğrendiğimizde, Müslüman ülkelerdeki hürriyet ve demokrasi düşmanlığını Kemalizm olarak tanımlayabiliyoruz.
Kürtlere gelince... Tarih bu milletin Asr-ı Saadetten bu yana, ihtiyariyle Müslüman olduğunu yazıyor. Hz. Ömer döneminde Orta Asya'ya, Kafkaslara, Güney Anadolu'ya ve İran'a giden ordularda Kürtlerin de olduğunu biliyoruz. Aral'dan başlayarak günümüz İran coğrafyasında, Azerbaycan'da, Doğu Anadolu'da, Suriye'den Akdeniz'e uzanan coğrafyada mukim Kürtlerin; İslâm Coğrafyasının bir nevi çekirdeğini meydana getirdikleri bir vakıadır. Bediüzzaman'ın eserlerinde ve ilk makalelerinde, Kürtleri İslâm birliğinin çekirdeği olarak tanımlaması da bu hakikate dayanıyor.
Samimî ve kalbî insanlar... Desiselerden, ihanetlerden, nifaklardan ve istibdattan nefret eden bir millet olarak bilinirler. Buradaki Kürt telâkkimiz, asla ırkî değildir. İslâm milliyetine mensup olduklarından; çoklukla başka Müslüman milletlerle (Arap, Acem, Peştu, Türk, Kıpti, Ermeni ve Rum) kökenli diğer Müslümanlarla haşir-neşir olmuşlardır. Tıpkı günümüz Türkiye'sinde; kendilerini Kürt bildikleri halde Anadolu'daki diğer Müslümanlarla evlenmiş yedi-sekiz milyon Kürt gibi, tarih içindeki Kürtler de ırkî olarak başka milletlerle karışmışlardır.
Bildiğimiz gibi, Müslümanların tarih boyunca hedefledikleri "İslâm birliği"nin önündeki engellerin önemlileri coğrafyaları, kültürleri ve bağımsızlıkları gibi unsurlardı. Sultan Selim'e biat eden Kürtlerin İttihad-ı İslâm'daki misyonları üzerinde durmayacağız. Türk kökenli Safevîlere karşı Kürtleri peşine takarak İslâm birliğini Çaldıran, Mercidabık ve Ridanye'de taçlandıran Sultan Selim'in tarihî mahiyetini bilenler, Kemalistlerin Kürt düşmanlığını daha rahat anlayabilirler. Kürtlerin de tıpkı Türkler gibi, millî kimliklerinin İslâmiyet içinde eridiğini, Said Nursî'nin Hutbe-i Şamiye anekdotuyla hatırlayalım.
Kemalizm'in genel olarak Materyalizm ve özelde ise Marksizm'e bağlı bir hayat biçimi olduğundan, kimsenin şüphesi olmamalı. Devrimciliğinde Büyük İhtilâlini mi, yoksa St. Petersburg'u mu örnek alması, esas paradigmayı değiştirmiyor. Semavî dinlere zıtlığı, insaniyetin temellerine düşmanlığı, istibdadı benimsemesi, ahlâksızlığı hayat tarzı seçmesi, sosyal devlet ve düzenlere karşı olması gibi belki yüz meselede Marksizm'le hulus birliği yapmış Kemalizm'in Kürtlere niçin düşman olduğunu tesbit etmek hiç de zor değil...