İsrail-İran savaşında bazı hadiseler ve şahısların mahiyetleri...

Bir önceki yazımızda ifade ettiğimiz gibi, birileri savaşı İsrail-İran arasında göstermeye çalışsa da; asıl meselenin, küresel Marksist ihtilâlcilerle millî devletler arasında cereyan ettiğini, hadiselerin özellikleri ortaya koyuyor.

Önce savaş karşıtı ABD başkanının İsrail'in oldu-bittisine karşı isteksizliği... Sonra, aynı kanada yakın meşhur TV program yapımcısı Tucker Carlson'ın Trump'a söyledikleri... "Elinden tutma, İsrail'in... Kendi savaşını kendisi yapsın ve düşsün" demişti.

Buna karşı Neocon Lindsey Graham'ın, İran rejimini değiştirme çağrısı... Bu çağrı, Netanyahu'yu ateşe sürükleyenlerin Neocon olduklarını gösteriyor. Joe Biden zamanında Neoconların hazırladıkları savaş plânlarının (HAMAS'ı bahane ile BOP'un eksik kalan kısmını tamamlama ile Çin'e kadar savaş ve kargaşa) yeni hükümetçe durdurulması, ABD'nin Neocon genelkurmay başkanı Eric Querilla'yı ki kendisi "goril" lâkaplıdır Trump ile karşı karşıya getirmişti. Neoliberallerin Losangles ile başlattıkları ayaklanmalar, ABD yönetimini askerler karşısında sıkıntılı bir pozisyona sokmuştu. Bu durumu iyi değerlendiren Netanyahu ise, durumdan vazife çıkararak Pentagon'u peşisıra sürükledi. Netanyahu'nun, Graham'ın ve diğer Neoconların; Trump'ı İran'ı korumakla itham etmeleri de, ABD'nin, bu pahalı savaşların dışında kalmak istediğini gösteriyor.

Burada, Neocon merkezli İngiliz-ABD ordularının yakın geçmişteki Ortadoğu demokrasi harekâtlarını hatırlamamızda fayda olacak. Zeynel Abidin'den Kaddafi'ye, Mübarek'e, Saddam'a hatta Pakistan'a kadar uzanan yönetim değişimlerine Suriye'yi ve İran'ı da katmak isteklerine Rusya'nın karşı çıkmasını tekrar hatırlamamızda fayda olacak... Lindesy Graham ile Netanyahu'nun İran'daki rejimi yıkma teşebbüslerini Rusya tek başına durduramazdı. Putin ile Trump'ın birlikte hareket ettiklerini birçok araştırmacı satır aralarında söylüyorlar.

İhtilâlci küresel Marksistlerle hürriyetçi geçinen sosyal Marksistlerin buradaki ittifakları, maalesef birçok millete ve devlete büyük zayiat verdirdi. Trump'ın ifade ettiği gibi, yeni ulus devlet inşasıyla yola çıkan bu Marksist çete, mevcut devletleri tahrip ederek hareket ediyor... Bu yönüyle de, Bediüzzaman'ın niteliklerini tavsif ettiği Birinci ve İkinci dinsizlik cereyanlarının mahiyetlerini ve maksatlarını öğrenmeden dış politikadaki hadiseleri tahlile kalkışanlar; okuyucularınıdinleyicilerini siyasî dalâlete sürüklüyorlar.

İran-İsrail meselesini Ukrayna meselesinden bağımsız düşünmemiz de bizi yanlışa götürüyor. Bu küresel ihtilâlci Marksistlerin, 1917 St. Petersburg ihtilâlcileriyle aynı düşündüklerini müteaddit defa dillendiren Rusya'yı, önyargılarımız sebebiyle dinlemememizin cezasını da çekeceğiz gibi... BOP'a itiraz etmiş, Afrika'nın bu globalcilerce sömürülmesine karşı çıkmış, SAHEL ülkelerindeki iç savaş çıkaranları buradan kovmuş ve en önemlisi de Şam-ı Şerif'e deccaliyetin girmesine mani olmuş Rusya'nın İran'da taraf olduğunu bilmezden gelenler, bu dehşetli mücadelenin millî devletlerle Küreselci komünistler arasında geçtiğini de görmezden geliyorlar.