İngilizler zillet sürecinin henüz başındalar
İngilizler için Bediüzzaman, dessas sıfatını kullanıyor. Avrupa'da en ince ve münafıkane siyaseti yapmakla övünürler.
İkinci Dünya Savaşı'nın bir adaya sıkıştırdıkları bu Anglosaksonların mahiyetlerini anlamamızda yardımcı olacak tarihî, sosyolojojik, psikolojik ve coğrafî bilgileri girmemize, köşemiz müsaade etmiyor. Endülüs'ten çaldıkları Magna Karta ile başlayan, kesintisiz sekizyüz senelik hürriyetdemokrasi sürecinden de bahsetmeyeceğiz. Kurtubalı zenginlerle kurdukları hısımlıkları ve bu adımı tamamlayacak Frankfurtlu Rothschild'in hikâyelerini, inşaallah başka zamanlarda yazarız.
İngilizleri tahlilin kolay olmadığını söylüyoruz. Bediüzzaman'ın talebelerinden Merhum Birinci ağabey hemşerisiyle İskenderun'a uğradıklarında, bize lâtif bir fıkra bırakırlar. Misafir kaldıkları evin bahçesinde salatalıkkabak cinsinden bir meyveyi ağaca sarılmış bitkinin dalında gören misafir, merakını yenemez ve dalından koparıp ısırır... Ağzına pamukçuklarlifler dolunca, döner Birinci Ağabeye; dışardan bakaysun hıyar, içine bakaysun üstupi... İngiltere mahiyetini, bu fıkradaki gibi gizlemeyi başaran bir ülke olarak yirmi birinci yüzyıla gelmiş. Lâkin globalleşme, devletmilletler savaşlarının yerlerini küresel sınıf ve menfaat savaşlarına bırakmasıyla, artık dessas hallerini devam ettirmede büyük sıkıntılara giriyorlar.
Sekizyüz senelik hürriyetçilik tarihini, adi menfaatleri uğruna âdeta Marksistlere kiralamış bir devletle karşı karşıyayız. Liberalizm gitmiş, Marksistlerin 1923'ten sonra inşaaya başladıkları Neo-Liberalizm gelmiş. Küresel dinsizliğe yaptığı destekler ve kaybettiği coğrafyalara başka yollardan ulaşma hırsı, Londra'yı Küresel Fitneciler için bir mektebe veya laboratuvara çevirmiş.
İkinci Dünya Savaşıyla birlikte Leo'ların (Galiçyalı Kissinger'in yardımlarıyla) ABD'de inşaaya başladıkları Neoconlara bedel İngiltere, Neoliberallere annelik yapmaya karar vermiş: Popper, Hayek, Freedman, Soros ve nihayet sistemleşen DAVOS... İngiltere'nin küreselcilerle dünya hegemonyasına yürüme sevdası ve bu dünya hâkimiyetinin önünde engel gördüğü Avrupa Birliği'nden ayrılışını bilemeyenler; AB ülkelerindeki fabrikaların neden Çin'e taşındığını, CORONA sahtekârlarının buraya kaçış sebebini, bir taraftan AB'yi ve diğer yandan teslim olmayan Rusya'yı hizaya getirmek üzere hazırlanan Ukrayna Savaşının asıl sebebini asla öğrenemeyecekler...
ABD'deki iktidar değişimi, kırk seneye yakındır hem Pentagon'u ve hem de NATO'yu peşinden sürükleyerek dünyayı kana boğan İngilizleri zillet sürecinin başına getirmiş görünüyor. Çok güvendiği Rutte'yi (sabık Hollanda başbakanı) NATO'nun başına getirmişti ki, oyunların mahiyetini deşifreye başlayan Hıristiyanlara yakalandılar. Bir tüccar edasıyla Trump, askerî giderlerin üzerindeki harcama örtüsünü kaldırdığında, NATO'nun ve AB'nin tüm üyeleri hakikati görmeye başladılar. Küreselcilerin hizmetinde dünyayı ateşe verenlerin (Sarkozy, Merkel, Rassmussen, Bleir, Macron, Merz, Ursula von der Leyen ve diğerleri) dönemlerinin sonuna geliyoruz. Los Angeles yangının sebebini araştıranlar eski renkli devrimcilerle karşılaşınca, gözler bir kez daha Londra'ya döndü.