Dünyada alışılmadık ve beklenmedik şeyler oluyor. Hele bu gariplikler Paskalya bayramında olunca
Bildiğimiz üzere Hıristiyanlık dünyası Paskalyayı Mesih'in dirilişi olarak kutluyor. Müslümanlar Hz. İsa'yı (as) Yahudîlere yakalanmadan semaya yükseltildiğine inandıklarından, bu bayramlar fazla dikkatlerini çekmezdi. Fakat bu sene, bir başka cereyan ediyor, hadiseler...
Küresel Marksistlerin Corona ile Avrupa Kilisesine karşı (ABD hükümetiyle birlikte) başlattıkları hücum, semavî din düşmanı Leyen'in AB sekreterliğine ve yüzlerce elemanlarının da AB ülkelerinin idare ve meclislerine girişiyle zirve yaptı. Mesih'in barış ve demokrasi projesi olan Avrupa Birliğini hem siyaseten ve hem de iktisaden yıkmak üzere, Ukrayna Savaşını planladılar. Kendi dünyalarında kiliseyi yeniden mağlup etmişlerdi. Muhakeme ve hareketi bitmek üzere olan Franziskus'a Sedomîleri vaftiz ettirecek kadar ileri giderlerken, Avrupa kiliselerinin kapılarına LGBT bayraklarını astılar. Vatandaşlığa müracaat edenlerden, LGBT ve Siyonizm'e biat ister hâle geldiler.
Sonra mı Beklenmedik hadiseler gelişti. Hakkında yüzlerce dava açtıkları ve Kennedy gibi öldürmek istedikleri ABD devlet başkanı adayı sürpriz yapmıştı. Vuruşarak Beyaz Saraya gelen yeni hükümeti, henüz vazifeye başlamadan global sosyal Marksizm'e savaşlarını ilân ettiler. Ve yine bildiğiniz üzere, yeni hükümete biat etmeyenleri soluğu Londra'da aldılar. Kökleri ve servetleriyle Amerika'da kalanlar ise, düne kadar savaştıkları başkanın önünde iki büklüm sıraya girdiler...
Küreselciler Ukrayna Savaşı için, en az otuz sene devam edecek, diyorlardı. (Troçkizmin prensibi daimî savaş!) Gelgör ki, Pentagonun devredışı kalmasıyla AB Neoliberallerinin tâkatleri kesildi ve Çin'e sığınmaya başladılar... Çin ise, demokrasisi olmadığından dayanılacak bir devlet değildi. Şimdilik, Neoliberalizmin çıkış noktası olan Londra'da bir darbe aldılar. İngiltere'nin hâkimleri, LGBT meselesini hukuken bitirip Sodomîlerin hayâllerini sele verdiler. Allah ile savaş olamazdı. Hiç kimse ayetlerini değiştiremeyecekti. O nasıl yarattıysa öyle kalacaktı. Kadın kadındı ve erkek de erkekti.
Küresel çete, Arjantinli Papayı derdest etmişlerdi, son zamanlarında. Vatanına da neoliberal bir Yahudî'yi başkan seçtirmişlerdi. Pinoschet zamanında olduğu gibi (Thatcher'in bu günlerde yayınlanan belgelerine bakabilirsiniz). İngiltere üzerinden Latin Amerika'ya uyguladıkları zulme, sosyal devlet ve iktisadî adalet cihetleriyle mücadele etmek isteyen Vatikan'ı tesirsiz hâle getirmişlerdi. Kadere bakınız ki, misyonunu tamamlamış Papa da, bu Paskalyada dünyadan ayrılarak Avrupa Kilisesinin dirilişine nefes oldu. Bazı ölümlerle "diriliş kapılarının açılışını" gösteren Rabbimiz; semavî dinlerin, yaratılışın, hürriyet ve demokrasilerin temsilcilerini "Mesihî şahs-ı manevîleriyle" dirilterek vazifelerinin başına gönderiyor, gibi hissediyoruz.
Hem AB'nin mevcut liderlerinin ve hem de ABD'nin geçmişteki başkanlarının Vatikan ile mücadelelerini hatırlıyorsunuz. (Oğul Bush, Sarkozy ve Merkel gibi) Onların tam zıddına, Donald Trump'ın Papa'nın ölümü vesilesiyle tüm ABD eyaletlerinde millî yas ilân etmesi de, Paskalya günlerinin garip olaylarından sayılırdı. Rus Ortodoks Kilisesinin de bu sürece katılması, Neoliberallerin beklemediği bir durumdu. Onlar Ortodoksları Kiev üzerinden farklı kiliselere bölmekle meşgullerdi.