Bu konularda mekânın, en az kahramanlar ve icraatları kadar önemli olduğunu söyleyebilir miyiz
İsviçre Alplerinin batısında bir köy... Yazın dağcılık ve kışın kayak... Demokrasinin neredeyse sabitlendiği ve yüzyıllardır savaşların uğramadığı bu şirin kasabayı Almanya asıllı Yahudî Klaus Schwab mı bulmuş, yoksa küresel Marksizmin şahs-ı manevîsi mi Harvard mezunu mühendisi buraya yerleştirdiklerini kimse bilmiyor. Gizli ilişkiler, sır görüşmeler ve karanlık projelerle ünlü ihtilâlci Marksistler kadar; sermayeyi arkasına alarak sivil sosyal devrimleri hedefleyen sosyalmarksist de diyebileceğimiz Neoliberaller de kapalılığı ve keyfiliği esas almışlar.
Çalışmamızın başında; okuyucularımızı yer, zaman, kahraman ve olay isimleriyle yormayacağımıza söz vermiştik. Burada geçecek birkaç isimle yetinerek tarihe doğru yapacağınız en kısa seyahatle, istediğiniz kadar bilgiye ulaşabileceğinize inanıyoruz. Biz meselenin Ahirzamanın dinsizlik cereyanlarına, fıtratı tahrip projelerine, dünya barışını ortadan kaldıran çalışmalara ve insanın yapısını değiştirmeye yönelik tıbbî ve psikolojik cihetlerine bakmaya çalışacağız. Konuya girmeden usul ile ilgili birkaç husus arzedelim. Küresel dinsizlik hareketlerinde dahi fertler önde görünse de, cemaat ve şahs-ı manevîler esas olduğundan; Birinci Dünya Savaşının başladığı tarihten günümüze gelen çizgideki kahramanları, şahs-ı manevînin çerçevesi içinde incelemek gerekiyor. Tıpkı Said Nursî'nin 1914 te İşaratü'l-İ'caz tefsiri ile bu dinsizlik cereyanlarına karşı girdiği Kur'ân ve İnsaniyet yolundaki metot ve stratejisi gibi... Said Nursî ve mücadelesi bir vakıadır. O'nun mütemadiyen aradan çekilip Risale-i Nur eserlerini ve bu kitapları okuyan talebelerinin şahs-ı manevîsini meydana sürmesi, ister istemez bizi, küresel dinsizlik cereyanın cephesindeki kişileri ve metotları araştırmaya sevkediyor. Deccaliyetin metodolojisiyle ilgiliyeterli olmasa da-kitaplar yazıldığı gibi, Bediüzzaman'ın ümmet adına küresel dinsizlere karşı ortaya koyduğu çalışma prensibini de, Risale-i Nur Külliyatından derleme ile en yakın talebesi Zübeyir Gündüzalp 'in biraraya getirdiği "Hizmet Rehberi "kitabında bulabiliyoruz.
Birinci Dünya Savaşına giden süreçteki Kuzeylileri (ekserisi Yahudî Şimal cereyanı) taakip edenler, bu çizginin Amerika üzerinden DAVOS'a nasıl ulaştığını, aradaki halkaları ve bu zincirin dehasını temsil eden şahsiyetlerini de göreceklerdir. Hem DAVOS'un, hem WEF'in ve hem de dünya kapitalini koordineden sorumlu şef olarak Klaus Schwab'ı araştıranlar, bu geleneğin tarihçesini bilmeden DAVOS'un mahiyetini konuşmak isteyenler hem eksik ve hem de yanlış konuşmuş olurlar. Meselâ Bediüzzaman'ın Beşinci Şua isimli eserinde ehemmiyetle vurguladığı Leo Troçki'nin şakirdi ve takipçisi Henry Kissinger'ı atladığımızda tüm izleri kaybetmiş oluruz. ABD' deki İkinci Avrupalıların, CIA'nın yardımıyla Harvard'da gizlice organize ettiği "Genç Liderler" projesinin detaylarını öğrendiğimizde, burada Kissinger'dan ders almış Schwab'ın bu programı 1990'larda DAVOS'ta Avrupa şartlarını da ihata edecek şekilde uygulamaya koyduğunu anlıyoruz. Meselenin şahs-ı manevîye ait ve merkezinin de Harvard olduğu ortaya çıkıyor. "Ahirzamanın birinci dinsizlik cereyanının en önemli rükünleri arasında bulunan Kissinger'ın maddîmanevî himmeti olmadan Klaus Schwab'ın İsviçre'deki globalleşme teşebbüsü netice verir miydi" sorusu; bu koordinasyon merkezinin arkasındaki inkâr-ı ulûhiyetçilerin şahs-ı manevîlerini herkese gösteriyor.