Donald Trump'ın cinayeti

Küçücük bir köye dönüşmüş dünyamızda, hâkim cereyanlarla savaş iddiasındaki ABD hükümetinin, İslâm âlemine fayda ve zararını konuşmak siyaset olmamalı. M. Kemal bahsinde Bediüzzaman'ın belirttikleri gibi; hayırlar ve güzellikler şahs-ı maneviyeye (millete) şerler başa verileceğinden elbette; mübarek gecede İsrail'ce katledilen dört yüz masumun hakkını ararken, Donald Trump'ın yakasına yapışacağız.

Zira hem katil sürüsü ve hem de Trump'ın sorumlu olduğu Beyaz Saray, bu katliam için önceden bilgilendirildiklerini belirtiyorlar. Bu hal devam ettiği müddetçe, Ramazan-ı Şerifte sahur vaktinde katledilenlerden Trump sorumludur.

İlk cinayetinden maksat, Hristiyan âlemi'nin, demokrasi dünyasının ve dünya barışının temsilcisi iddiasındaki icraat döneminin ilk cinayeti olarak kaydediyoruz. Kamala Harris ve ekibinin Filistin lehindeki sloganlarına rağmen sebep oldukları altmış bin masumun yanında dört yüz kişi azdır, diyebilirsiniz. Selefi durumundaki küreselcilerin barış, semavî dinlere taraf ve demokrasi diye bir iddiaları olmadığından, bu gidişle ABD başkanı çok tenkit edilecek gibi. Hatta tevafuktur ki, Ramazan-ı Şerifin gecelerini "barışlı geceler" kabul edenlerin üzerine bombalar düşerken Amerika'da yedi şiddetinde deprem ile beraber kasırgalar Trump'ın ülkesine hücum ediyorlar. Bunlar tesadüf değil, inançlı Trump'ın bunu anlaması lâzımdı.

Kasım 2024 seçiminden önce; başkanın karşısında yer alan ABD'nin İsrail'i destekleyen lobilerinin, Ocak ayındaki vazifeye başlama merasiminde Trump'ın yamacına yanaşmaları, söz konusu menfaat gruplarının tövbekâr oldukları manasına gelmiyordu. Bu hâle şaşıran eski müttefikleri (Neoliberaller) Washington'dan Londra ve Brüksel'e kaçarlarken, bu cephe değişikliğine çok şaşırmışlardı. Dışardan bakan ve az doğrularla yazmaya çalışanlar, elbette hikmet-i hükümeti bilemezler. Fakat ABD'nin yetmiş senelik İsrail Politikasında müsbet bir değişimi kısa zamanda beklememiz de hikmete aykırıdır.

ABD efkâr-ı ammesi, sermaye dünyası ve hatta Hristiyanlığa inandıkları kadar Yahudîliğe de inanan birkısım hurafeci Hristiyanların İsrail inançlarını yakından bilenler, Trump'ın da; dünya demokrasisine, barışına, adaletine ve insaniyetine giden yoldaki İsrail engelini kolayca aşamayacaklarını belirtmişlerdi. Bilhassa 11 Eylül ihtilâliyle bütün coğrafyalara yayılan üçüncü dünya savaşında, demokrasi ve semavî dinler karşıtı cephenin İsrail'e yüklediği misyonu çok iyi biliyoruz. Bu merkez üslerinden hem bölgede, hem Afrika ve Asya'da ve hatta Latin Amerika'da mazlum, masum ve fukara milletlere yapılan saldırıları da -kısmen de olsa- dünya kamuoyu biliyor. Tahkik için Güney Amerika, Azerbaycan ve Afrika ülkelerinin halklarından bilgi almamız yeterli olacaktır. Allah'a, yaratılışa, insanî değerlere, tarihkültüre, tüm dinlere, güzel sanatlara ve çevreye savaş ilân etmiş küresel bozguncu çapulcuların karşısına çıkan Trump'ın Gazze'deki katliamı görmemezlikten gelmesi, insaniyet cephesi adına büyük bir kayıptır.