Akp hükümetine kim darbe yapabilir ki

Demokrasi karşıtlarının uzatmalarda kullandıkları sloganlar, beyanlar ve hatta sunî gündemler; İmamoğlu (Belediyeler) tiyatrosunu arattırmayacak kadar keyifli…

Demokrasinin zaferine beş kala, Neoliberallerin yardımlarıyla önce Kılıçdaroğlu'nu, daha sonra Millet İttifakı'nı devre dışı bıraktıran iktidar, Özel'in yardımlarıyla askerî darbe korkusunu yaymaya çalışıyorlar... ok garip değil mi

Mevzumuza bir sual ile başlayalım... 12 Eylül 1980 darbesiyle başlayan global Marksizm sürecindeki Türkiye'mizde hiç askerî darbe oldu mu Onar yıl aralıklarla darbe yapan Neocon müttefiki zinde kuvvetlerimiz kırk beş senedir nerededirler 28 Şubat veya 15 Temmuz gibi 12 Eylül seyrinin ara renklerine "darbe" dediğimizde, yalnızca cehaletimizi göstermiş oluruz. 1970'lerde başlayan Neoliberaller (Marksist küresel liberaller) ve Neoconlar (ihtilâlci Troçki çizgisindeki Marksistler) koordinasyonu neticesinde, Latin Amerika'da başlayan askerî darbelere 12 Eylül ile devam edenlerin, kırk küsur senedir ülkemizde işledikleri ikinci bir darbe henüz yok...

Darbe, hâkim güce karşı yapılır. "Yeni dünya düzeni" veya "küresel iktidar" sloganlarıyla önceden devrim yapmışların hükmünü bitirecek bir hareketin olamaması, elbette karşılıklı ihtilâlci güçlerin DAVOS üzerinden vardıkları anlaşmaları ve koordinasyonlardır. Bu hâkim cereyanın karşısında ise, demokrasi peşinde koşuşturan millî devletlerin ittifakları vardır ki, onlar da darbe/devrim yerine elbette demokratik değişimi tercih edeceklerdir. Kemal Kılıçdaroğlu'nun büyük fedakârlıklarla ve gayretlerle oluşturduğu "demokrasi cephesi"ni AKP yalnız başına dağıtamazdı. CHP içindeki militan Kemalistlerin, ANAP'tan gelen gizli 12 Eylül'cülerin, demokrasi münafığı liberallerin ve masonların desteğiyle, demokrasi cephesinin zaferi şimdilik ertelendi. Her ne kadar sahnede AKP görünse de, meselenin ucu, 12 Eylül benzeri global ihtilâlleri gerçekleştiren Küreselcilere dayanıyor. ANAP'ta olduğu gibi, AKP'de de finans sıkıntısı çektirmeyen bu organizeli patronlar, Türk-İslâmcı veya Siyasal İslâmcı formalar içindeki hükümetlerin, millî servetimizi zalim Avrupa kâfirleriyle Asya münafıkları arasında paylaştırılma zemininin bozulmaması için bütün tedbirleri almış görünüyorlar.

Batık bakkallar gibi, milletin eski korkularını istismarın zamanı geçmiş olmalı. 28 Şubat'ta tesettüründen dolayı çocuklarının yemin merasimlerinden men olunan annelere mukabil şu an tesettürlü kurmay subay kızlarımızın TSK'daki varlıkları, Kemalistlerin, Marksist Küreselci patronlara güvendiğini gösteriyor. Bu karşılıklı emniyete rağmen "askerî darbeden bahsetmek" –affınızla– aptalca değil mi

Müsbet manadaki yenilikten veya değişimden korkan Küreselciler, ne pahasına olursa olsun AKP'nin devamından yanalar. Bizde Pentagon'dan veya NATO'dan bağımsızca askerî darbe olmayacağına göre, efkâr-ı ammeye servis edilen korkunun hikmeti, yine AKP'nin devamı içindir. Güneş çarığı ve çarık da ayağı sıkar. Yükselmedeki demokrasi güneşi, 12 Eylül istibdadını sıkıyor. Oyunlarla, tiyatrolarla veya külli iğfallerle, artık bu süreci devam ettirmeyeceklerini anlayanlar; önce terörsüz Türkiye'yi sahneleyerek mıntıka temizliğine giriştiler. Sonra da, muhalefetsiz AKP iktidarının pimini belediyelerle çektiler. Türkiye'de rüşveti sistemleştirenler (ANAP, AKP) korumasız bir CHP ile sahneyi canlı tutmaya gayret ediyorlar. Toplumda ihtilâllerin yolunu açacak bütün sivil/resmî kurumları süreç gereği yanlarında tuttuklarından, sivildevrimlerle süreci uzatmak da mümkün görünmüyor.