Nükleer silahsızlanma oyunu
İslâm dininde Allah-u Teâlâ'nın emirleri doğrultusunda bir dünya düzeni kurmak, Allah-u Teâlâ'nın arzını bu doğrultuda dizayn etmek, hâkimiyeti tesis etmek en önemli hedeflerden birisidir. Bu hedefi gerçekleştirebilmek için cihat farz kılınmıştır.
Zulmün ortadan kaldırılıp, adaletin tesis edildiği, Allah-u Teâlâ'nın emirlerinin meri kılındığı bir dünya düzeni için cihat nasıl şartsa, cihadı yerine getirebilmek için de askeri güce ulaşmak ve silahlanmaya ehemmiyet vermek de aynı şekilde gereklidir.
Kur'an-ı Kerim'de silahlanmaya ve askeri gücü önem verilmesi gerektiği hakkında şöyle buyurulmaktadır: "Siz de düşmanlara karşı gücünüzün yettiği kadar her türlü kuvvet ve cihat için, bağlanıp beslenen atlar hazırlayın ki, bununla Allah düşmanını, kendi düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmeyip de Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutasınız. Allah yolunda ne harcarsanız, onun sevabı eksiksiz size ödenir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız" (Enfâl, 60).
Peygamber Efendimizin (S.A.V.) minberde Enfâl Suresi, 60'ıncı ayetini okuduktan sonra, ayetteki "düşmanlara karşı güç yettiği kadar kuvvet" hazırlamaktan kastın ne olduğu hakkında "Bilesiniz ki kuvvet atıştır, kuvvet atıştır, kuvvet atıştır" buyurmuştur.
Peygamber Efendimizin (S.A.V.) ayeti açıklaması göstermiştir ki, o günün savaş atları, bugünün tankı, topu, savaş uçağı, savaş helikopteri, füzesi'dir. Ancak bunları tedarik etmiş bir devlet mutlak bağımsızlığa erişebilir, zulme başkaldırabilir.
Peygamber Efendimiz (S.A.V.), Kur'an-ı Kerim'de emredilen cihadı yaptığı onlarca savaşla, seferle bi hakkın yerine getirmiş, düşmanlara karşı silahlanmış, kurduğu Büyük İslâm Devleti'yle Allah-u Teâlâ yolunda savaşmış; Yahudileri ve müşrikleri tepeleyerek hükmüne boyun eğdirmiş; zulmü ortadan kaldırarak adaleti tesis etmiştir.
Peygamber Efendimizin (S.A.V.) vefatından sonra dört halife döneminde adalet en güzel şekliyle tecelli etmiştir. Emeviler, Abbasiler, Endülüs Emevileri'nin ardından İslâm'ın sancaktarlığı Türklere geçmiş, "Karahanlılar, Gazneliler, Hazremşahlar, Memlükler, Eyyubiler, Tulunoğulları, İhşitler, Büyük Selçuklu Devleti ve Büyük Osmanlı Devleti"yle zulme baş kaldırılmış, adalet tesis edilmiştir.
Günümüzde Gazze başta olmak üzere dünyanın değişik yerlerinde Müslümanlar, zulme uğruyorsa bunun iki sebebi vardır: Birincisi, Müslümanların yeteri kadar askeri güce ve silahlanmaya önem vermemesidir. İkincisi ise, müstemleke ruhlu liderlerin varlığıdır ki, bu liderler Müslümanların başında olduğu müddetçe zulme karşı tavır almak mümkün değildir.
Bugün İsrail'i bu denli pervasız yapan, bu denli şımartan elindeki silah gücüdür, nükleer gücüdür. Siyonist İsrail'in koruyucusu ABD'yi de şımartan askeri gücüdür.
Müslümanlar tarih boyunca askeri gücü sayesinde yeryüzünde adaleti hakim kılma hedefinde başarılı olmuştur. Son 250 yıllık inkıta döneminde Müslümanlar, hem İslam dininin hem de bilim ve teknolojinin gerisinde kalmıştır. Müslümanların boşalttığı alanı Yahudi ve Hıristiyanlar müştereken doldurmuş, Siyonist-Haçlı ittifakı dünyayı kan ve gözyaşına boğmuş, kan ve gözyaşını İslam ülkelerinin sınırlarına hapsetmiştir.
Yahudi ve Hıristiyanlar tarafından kurulan BM'nin (Birleşmiş Milletler) 5 daimi üyesinin diğer üyelerden farklı olarak veto hakkına sahip olması; NATO ve NPT Anlaşması'nın tamamen dünyayı kendi emelleri doğrultusunda yönetmek isteyen Yahudi ve Hıristiyanların kurguları doğrultusunda oluşmuş yapılar olduğu; bu adaletsiz denklem bozulmadığı müddetçe İslam âlemi için beklenen sabahın olmayacağını söylemek zor olmasa gerektir.
BM'nin üye sayısı 193 olmasına rağmen, bunlardan sadece " ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin"in veto hakkı vardır. ABD bu hakkı sayesinde BM Güvenlik Konseyi'nden İsrail aleyhinde hiçbir kararı çıkartmamaktadır.
BM'deki adaletsiz oyunun benzeri NPT Anlaşması'yla gerçekleştirilmiştir. BM'deki beşli çete "ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin", nükleer silahlarını ürettikten sonra 1 Haziran 1968 yılında "Non-ProliferationTreaty" "Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme AntlaşmasıNPT"yi imzalamış ve bu tarihten sonra diğer ülkelerin nükleer silah yapılmasını yasaklamıştır. Bu antlaşma ile nükleer silah sahibi olan bu beş ülke, nükleer silah sahibi olmayan ülkelere bu teknolojiyi transfer etmeyeceğini, nükleer silah sahibi olmayan ülkeler ise nükleer silah sahibi olmaya çalışmayacaklarını kabul etmişlerdir. Antlaşmada, o tarihe kadar nükleer silah üretmiş beş ülkenin nükleer silahlarını imha etmeyeceği kararlaştırılmıştır.