Müslüman ülkeler, İsrail'i durdurabilir mi

Halkı Müslüman olan ülkelerin nüfus yapısı, jeopolitik konumları, enerji kaynaklarına sahip oluşları, yeraltı ve yerüstü kaynakları ile ekonomik güçleri göz önüne alındığında dünya dengelerini değiştirebilecek bir güce sahip oldukları görülecektir.

Halkı Müslüman olan ülkelerin, gerek sahip oldukları nüfusları, gerek jeopolitik konumları gerekse ekonomik güç dengelerini etkileyecek yeraltı ve yerüstü kaynaklara sahip oluşları; kadim Ortadoğu coğrafyasında söz sahibi olmak isteyen ABD'yi Müslüman bloğun gücünü dikkate almaya ve bu güçle anlaşmaya mecbur bırakacak niteliktedir.

ABD için, bölgede varolmanın, üsler kurarak bölgeyi kontrol etmenin tek yolu, Müslüman ülkelerle iyi ilişkiler kurmaktan geçmektedir. Bu yüzden ABD, Müslüman ülkelerin başındaki yöneticileri kontrol etmekte, bu yolla bölgede varlığını sürdürmekte, bu yolla İsrail'in güvenliğini sağlamakta, bu yolla Müslüman coğrafyanın yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmektedir.

ABD için kadim Ortaoğdu coğrafyasında var olmak hayati önem taşımaktadır. Bu önem, ABD halkının ya da devletinin değil, burada konumlanan Siyonist yapının isteğidir. Siyonist yapı, ABD'nin bölgede hâkimiyet tesis etmesini iki sebepten dolayı istemektedir:

Birincisi, ABD'nin korumasıyla İsrail'in güvenliğini sağlamak, İsrail'e alan açmak, halkı Müslüman ülkelerden gelecek tehditlere karşı güçlü ABD devletini, İsrail'e kalkan yapmak ve en nihayetinde Büyük İsrail Devleti'nin kurulmasını sağlamak.

İkinci sebep ise bütün kurumlarıyla Siyonist yapıya teslim olan ABD'nin ekonomik olarak güçlü kalabilmesini sağlamak. Bunun için de bölgenin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını kontrol ederek sömürmek, kontrollü silah satışıyla da ekonimik gücüne güç katmak.

Halkı Müslüman olan ülkelerin başındaki liderler, ABD'deki Siyonist lobilerin boyunduruğundan kurtulup, potansiyellerinin farkına vararak harekete geçirdiği zaman, ABD bölgede terör estiren İsrail'i dizginlemek zorunda kalacaktır. Bu mecburiyet, İsrail'in bölgede güvenliği ve varolmasıyla bağlantılıdır. Siyonist İsrail'in Gazze'deki soykırımına bütün dünyanın tepki vermesine rağmen, barışı bozmasının ve katliama devam etmesinin gerçek nedeni İsrail'in sahip olduğu güç değil, ABD'nin İsrail'e sahip çıkmasıdır. ABD'nin korumadığı bir İsrail'in başarılı olma ihtimali olmadığı gibi devlet hüviyetiyle ayakta kalma şansı dahi yoktur.

ABD, giderek dünyanın tek güç merkezi haline gelmektedir ancak asla durdurulamayacak bir noktada değildir. Güçlü ve tek merkez olma yolunda ilerleyen bir ülkenin, halkı Müslüman olan ülkeler gibi bir gücü karşısına alması mümkün değildir. Feraset sahibi ve özgür yöneticilere sahip Müslüman ülkeler topluluğu İsrail'in güvenliği ve varlığı için en büyük tehdittir.

ABD, bir yandan Müslüman coğrafyanın yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürürken, diğer yandan Müslüman ülkelerin başındaki liderleri devşirdiğinden, rahat bir şekilde İsrail'in varlığının devamını sağlamaktadır.

Müslüman ülkeler, bulundukları coğrafyada ABD'yi istemediklerini, gerekirse Rusya ve Çin gibi ülkelerle alternatif müttefiklik tesis edebileceklerini hissettirip, ABD ile bütün ekonomik ilişkilerini keseceklerini deklare ettikleri an, Amerika Birleşik Devletleri yönetimi, istemese İsrail'i dizginlemek zorunda kalacaktır. Zira, bu coğrafyayı sömürmeden ABD'nin ekonomik olarak ayakta kalması mümkün değildir.

Halkı Müslüman ülkelerinin İsrail'i durduracak potansiyeli ve gücü vardır. Bu güç, Müslüman ülkelerin jeopolitik önemi, azımsanmayacak nüfus yoğunlukları, dengeleri değiştirebilecek ekonomik güçleri ile yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla bağlantılıdır. Müslüman ülkelerin sahip oldukları güç, katliamı durduracak kadardır, fazlası değil. Ancak daha fazlası iki yolla mümkündür.

Bunlardan birincisi, var olan gücü kullanabilecek ve güce güç katabilecek izzetli ve şerefli yöneticidir. Müslüman ülkelerde, gücü kullanabilecek; kınayanın kınamasından korkmayan, yeryüzünde iktidarı verenin Siyonist lobiler değil Allah-u Teâlâ olduğuna (Hac Sûresi, 41) inanan liderlerin iktidara getirilmesiyle birinci aşama tamamlanacaktır.