Türkiye'de emeklilik sistemi, zaman zaman değişikliklere uğramış; gerek prim ödeme süresi, gerek yaş sınırı gerekse maaşlardaki değişimle bazı dönemlerde insanımızın yüzünü güldürmüş, bazı dönemlerde ise büyük mağduriyet oluşturmuştur.
İlk mağduriyet, Turgut Özal'ın başbakan olduğu ANAP hükümeti döneminde (10 Ocak 1986) gerçekleşmiştir. Bu tarihte emeklilik yaşı artırılmış; yapılan değişiklikle erkeklerin 60, kadınların 55 yaşında emekli olmasına karar verilmiştir.
Süleyman Demirel'in başbakan olduğu DYP-SHP koalisyon hükümetinde emeklilik bekleyenlerin yüzü gülmüş; yaş sınırı tamamen kaldırılarak erkeklerin 25 yıl, kadınların 20 yıl çalıştıkları takdirde yaş sınırı olmaksızın emekli olmasının önü açılmıştır.
Emeklilikte yaş sınırı, Bülent Ecevit'in başbakan, Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz'ın başbakan yardımcısı olduğu DSP- MHP-ANAP koalisyon hükümeti döneminde tekrar yükseltilmiştir. 8 Eylül 1999 tarihinde yasalaşan kanun ile yaş sınırı erkeklerde 60, kadınlarda 58'e yükseltilerek EYT mağduriyeti oluşturulmuştur.
Emeklilik bekleyenlere yapılan bu haksızlığa o günlerde muhalefette olan Fazilet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, TBMM'de karşı çıkmış, yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştur.
DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümetinin marifetiyle ortaya çıkan EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) mağduriyeti, 24 yıl sonra 7438 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile tekrar düzenlenmiş, ilgili kanun 3 Mart 2023 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) mağduriyetini gidermek için yapılan düzenleme yeni mağduriyetler oluşturmuş, yeni adaletsizlik meydana getirmiştir. Düzenlemede "Kademeli Emeklilik Sistemi" dikkate alınmadığından yeni bir mağduriyet olan ETT (Emeklilikte Tarihe Takılanlar) ortaya çıkmıştır.
3 Mart 2023 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren EYT yasasıyla 8 Eylül 1999 tarihinden önce sigorta girişi olanlar EYT kapsamına alınmış, bir gün sonra yani 9 Eylül 1999 tarihinde sigorta girişi olan vatandaşlar ise hem yaşa hem de prime takılmış ve düzenlemeden faydalanamamıştır. Yani, bir gün önce sigorta girişi olanlar, kadınlarda 38, erkeklerde 43 yaşında emekli olabilirken, bir gün sonra işe girenler ise 60 yaşı beklemek zorunda bırakılmıştır. Bir gün için 17 yıl gecikmeli emekliliği öngörmek, üstelik bu süre zarfında prim ödemeye devam ettirmek, çözüm değil mağduriyettir.
EYT düzenlemesine hakkaniyetle yaklaşılmış olsaydı bu mağduriyet yaşanmaz, adaletli bir düzenleme yapılabilir; 8 Eylül 1999 öncesinde oluşan mağduriyet giderildikten sonra 9 Eylül 1999 sonrası sigorta başlangıcı olanlar, hem prim hem de yaşta kademeli olarak düzenlemeden faydalanabilirdi.
"EYT'deki adaletsizlik çözüldü" sloganıyla 3 Mart 2023 tarihinde yapılan düzenleme mağduriyetleri gidermemiş, tam aksine artırmıştır. 8 Eylül 1999 öncesi sigortalı olan 43, bir gün sonra 9 Eylül 1999 ile 2008 arası 60, hatta 2008 sonra sigortalı olan 65 yaşında emekli olacak. Bu çözüm değildir, adalet hiç değildir.
Aynı iş yerinde çalışan iki kişi düşünün. İkisi de 2004 yılından sonra düzenli olarak çalışarak primini doldurmuş. Her ikisinin de emekli olabilmesi için 12 yılı var. Ancak bu iki kişiden birinin 8 Eylül 1999 öncesinde birkaç günlük sigorta başlangıcı var. Bu kişi emekli olabiliyor, sigorta başlangıcı olmayan arkadaşı emekli olamıyor. Yahut da 8 Eylül 1999'da sigortalı olan emekli olabilirken 9 Eylül 1999'da sigortalı olan yıllarca prim ödemeye, yaşı beklemeye devam edecektir. İşte bu adaletsizliktir.
EYT düzenlemesinde Kademeli Emeklilik formülü getirilmediği için mağdurlar isyan ederken, diğer yandan EYT kapsamına girenlerin genel bütçeye yük getirdiği yetkililer tarafından dillendirilmektedir. EYT'liler dâhil tüm emeklilerin bütçeye yük olmadığını daha önceki yazılarda bahsetmiştik. İddia edildiği gibi yük görülüyorsa, bunun tek sebebi Kademeli Emeklilik Sistemi'nin getirilmemesidir. Kademe sistemi getirilmiş olsaydı yığılma yıllara yayılacaktı.

3