İslâm Alimi ve Edibî Ali Nar Hoca
"Âkif'in harp arabasını iki at çeker: Biri iman ve İslâm savaşçısı, öbürü şair... Esas olan birincisi... İkincisinin, öbürüne yardımcı olmaktan başka rolü ve müstakil kıymeti yok" der Üstad Necip Fazıl.
Ali Nar Hoca'nın da gayreti iki temel üzerine oturmuştur. Biri İslâm, öbürü edebiyat. İslâm savaşçısı yönü kadar edebiyatçı kimliği de güçlüdür Ali Nar Hoca'nın. Çünkü edebiyatı, İslâm'ı savunmak için bir araç olarak görmüş, ahlakî telkin metoduyla İslâm'ı en beliğ şekilde anlatmanın gayreti içinde olmuştur.
BÜYÜK İSLÂM ÂLİMİ
Ali Nar Hoca, her şeyden önce büyük bir İslâm âlimidir. Önemli İslâm/Ehl-i Sünnet âlimlerinden ders almıştır. Bunlardan başlıcaları Ömer Nasuhi Bilmen ve El-Ezher mezunu Ahmed Davudoğlu Hoca'dır.
Akâidçi kimliğiyle temayüz eden Ali Nar Hoca'nın en derin kelâm meselelerini anlattığı "İslâm İnancı" kitabı bir dönem İmam Hatip Liseleri'nde ders kitabı olarak okutulmuştur. Eserin genişletilmiş baskıları defalarca basılmış, biz de vefatından sonra yayına hazırlayarak Sağduyu Yayınları'ndan çıkarttık.
Ali Nar Hoca'nın, Ehl-i Sünnet'in muteber akaid ve kelâm risalelerini derlediği, kendisinin de baş tarafına risale yazdığı "Akâid Risâleleri" kitabı önemlidir.
Ali Nar Hoca, bir taraftan Akaid dersleri verirken diğer yandan İslâm/Ehl-i Sünnet Akâidi'ne yapılan saldırılarla da mücadele etmiş, bu cereyanlarla kavgasını hep diri tutmuştur. Bu yönüyle O, bir İslâm/Ehl-i Sünnet müdafiidir.
Ali Nar Hoca, gerek dinde reform gerekse dinlelarası diyalog fitnesiyle mücadelede hep önde olmuştur. 2006 yılında hazırladığı "Dinlerarası Diyalog Fitnesi" kitabında Yahudi ve Hıristiyanlarla diyalog yapılamayacağını ortaya koymuş, bu projenin Vatikan merkezli olduğuna dikkat çekmiş; dinlerarası diyalog fitnesinin asıl amacının "Peygambersiz İslâm Projesi" olduğunu delilleriyle ortaya koymuştur.
Bu bağlamda, "Ehl-i Kitap Cennetlik mi" kitabını yazarak Yahudi ve Hıristiyanların Müslüman olmadan asla cennete giremeyeceklerini edille-i şeriyye ile ortaya koymuştur. "Dinde Yenilikçiler ve Buluşma Noktaları" kitabında dinde reform arzusunda olanların hangi noktalarda fikir birliği içinde olduklarını, nasıl birlikte hareket ettiklerini anlattıktan sonra bunların Ehl-i Sünnet'e uymayan görüşlerini ortaya koymaktadır.
Yine Cemaleddin Efgani, Muhammed Abduh ve Reşid Rıza'nın zararlı fikirlerinin ülkemizde yayılmasını önlemek için mücadele etmiş, "Dini Modernizmin Üç Şövalyesi", "Zihin Özürlü İslamcılar ve CEMARR Mezhebi", "İçtihad, Müctehidler ve Mezhepsizlik Tehlikesi" gibi kitapları tercüme etmiş, yazdığı makalelerle de Türkiye'de baş gösteren "Mezhepsizlik" cereyanına karşı uyarılarda bulunmuştur. "Büyük Kavga" kitabında dinde reformist ve diyalogculara ilmi cevaplar vermiştir.
Ali Nar Hoca, Mayıs 2008'de birlikte çıkarttığımız "Doğru Yorum" gazetesinde de Ehl-i Sünnet'i savunmuş, İslâm dininde reform çalışmalarına ve dinlerarası diyalog faaliyetlerine karşı mücadele ortaya koymuştur.
İSLÂMÎ EDEBİYAT'IN ÜSTADI
Ali Nar Hoca, "Akaidci" kimliğiyle bir taraftan İslâm müdafaası yaparken, diğer yandan edebiyatçı kimliğiyle Türkiye'de "İslâmî Edebiyat" çığırını açmıştır.
Ali Nar Hoca, İslâm'ın güzelliklerini topluma tebliğ edebilmek için "İslâmî Edebiyat"ı benimsemiş, bu yolla geniş kitlelere mesaj vermek için çabalamış ve Türkiye'de İslâmî Edebiyat'ın öncüsü, üstadı olmuştur. Türkiye'de İslâmî Edebiyat kavramını ilk defa kullanan, yaygınlaştıran, sistemleştiren Ali Nar Hoca'dır. 1986 yılında Hindistan ziyaretinde Şeyh Nedvi'yle görüştükten sonra Türkiye'de İslâmî Edebiyat çığırını açmış, 1989 yılında Türkiye'de İslâmî Edebiyat dergisini kurmuştur. Bu kavramı Türkiye'de yerleştirmek maksadıyla dergiden sonra 1996 yılında "İslâmî İlimler, Kültür ve Edebiyat Vakfı (İSEV)"nı kurmuştur.
Ali Nar Hoca, edebiyat zevkini üstad Necip Fazıl ve Mahir İz Hoca'dan almış, edebiyatçı kimliğiyle çok önemli eserler ortaya koymuştur. Bu bağlamda Türkiye'de ve İslâm dünyasında ilk ütopik roman olan "Arılar Ülkesi" ve Türkiye'de ve İslâm dünyasında ilk bilim-kurgu romanı olan "Uzay Çiftçileri" eserlerini yazmıştır. "Fetih", "Koro (Devrimci Öğretmen)", "Muhtar Kafası", "Nasreddin Hoca'dan Öğüt", "S.Bin Müseyyeb'in Hayır Dediği Gün", "Ruh Paraziti (Porselen Dişli Bürokrat)" ve "Hortlaklar" piyesleriyle Müslüman gençliğin yetişmesinde önemli rol oynamıştır.