İnsanlığın bilge atası: Hz. Adem (a.s)

İlk insan ve ilk peygamber; insanlığın atası, yeryüzündeki bilgi ve becerilerin kendisinden neşet ettiği bilge atamız Adem Aleyhisselam'a selam olsun. Tertemiz topraktan yaratılan, yaratıldığı Cuma günü Cennet'e koyulan, oradan insanlığın imtihanına medar olması için eşiyle birlikte bu âleme gönderilen Hz. Adem'e selam olsun. Selam olsun Hz. Adem'e ki, ilk yaratılan kuldur, yaratılan ilk peygamberdir. Kısacası, Allah-u Teâlâ'nın iletişim kurduğu ilk kuldur Adem Aleyhisselam. Sadece insanı değil, bütün bir kâinatı yaratan, ilim ve hikmet, güç ve hüküm sahibi bir yaratıcının, yaratılış safhası, yaşam ortamı, hayatını devam ettirmesi için gerekli altyapı olmak üzere her alanda kendisine muhtaç ve aciz bir kula yüklediği sorumluluğun başlangıcı olan "bezm-i elest"teki misakla başlayan ve bunun icra edilmesindeki ilk muhataptır Hz. Adem. pushfn('ads'); Kur'an-ı Kerim'in beyanına göre "yaratıcı ve kul" arasındaki bağ daha yaratılış aşamasında kulun, Rabbinin otoritesini kabul etmesiyle başlamıştır. Kul, daha yaratılış aşamasında Rabbinin "Ben sizin Rabbiniz değil miyim" sorusuna "Evet, sen bizim Rabbimizsin" (A'raf, 172) cevabını vererek kulluğunu ikrar ile yaratıcının yegâne güç ve hüküm sahibi olduğunu kabul ederek "emanet"i yüklenmiştir. Bunun için "Ne zamandan beri Müslümansın" sorusuna "Kalû belâ'dan beri" deriz. İşte bu iletişimin, bu anlaşmanın temeyyüz etmesinde muhataptır Hz. Adem ve bu yönüyle Hakk'ın ve hakikatin yeryüzündeki ilk temsilcisidir. Bu bakımdan detaylı anlatılır Hz. Adem'in yaratılışı, bunun için üzerinde durulur o büyük seremoninin. Allah-u Teâlâ, bezm-i elest'te, ruhlar âleminde insandan aldığı sözün icracısı olmak üzere ilk insan Adem Aleyhisselam'ı yaratmış; kendisinden önce yaratılmış, ibadet ve itaatte hiç itiraz etmeyen melekler varken. Bunun sebebi hiç şüphesiz bezm-i elest'te ruhlarımızın verdiği sözdü. Orada söz vermiştik "emanet"i taşıyacağımıza; özgür irademizle emanete sahip çıkacağımıza. pushfn('ads'); Hz. Adem'in yaratılış aşamasında kendisinden daha önce yaratılmış, ibadet ve itaatte hiç itiraz etmeyen meleklerle Allah-u Teâlâ arasında geçen konuşma önemlidir. Bu, Kur'an-ı Kerim'de şöyle anlatılmaktadır: Allah-u Teâlâ "Meleklere: 'Muhakkak ben yeryüzünde bir halife yaratacağım' demişti; melekler, orada bozgunculuk yapacak, kan akıtacak birini mi var edeceksin Oysa biz seni yüceltiyor ve seni devamlı takdis ediyoruz dediler. Allah, 'Ben şüphesiz sizin bilmediklerinizi bilirim' dedi" (Bakara, 30). (Buradaki halifeden murat, "insan" neslinin büyük babası olacak Âdem'dir). Meleklerin, "Yeryüzünde bozgunculuk yapacak, kan akıtacak birini mi var edeceksin" sualinin cevabı aslında ayetin hemen devamındaki, "Biz seni yüceltiyor ve seni devamlı takdis ediyoruz" demelerinde gizlidir. Yani melekler, biz ibadet ve itaat etmekten başka bir şey yapmazken bir halife mi yaratacaksın demeleri, taaccüb ifade eder. Ancak Allah-u Teâlâ'nın Adem'i yarattıktan sonra meleklere buyurduğu "ben sizin bilmediklerinizi bilirim" hükmünün icrası şöyle anlatılmaktadır: "Ve Âdem'e bütün isimleri öğretti. Sonra onları meleklere arz ederek, 'Eğer sözünüzde sadıksanız bana şunların adlarını söyleyin' buyurdu" (Bakara, 31). "Melekler, 'Biz seni tenzih ederiz. Senin öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Muhakkak her şeyi bilen hâkim ancak sensin' dediler" (Bakara, 32). "(Allah) 'Ey Âdem! Onlara eşyanın adlarını haber ver' buyurdu. Âdem eşyanın adlarını haber verince, Allah, 'Ben size demedim mi ki, göklerin ve yerin gaybını ben bilirim. Açıkladığınız ve gizlediğiniz her şeyi de ben bilirim!' diye buyurdu" (Bakara, 33). Yine Kur'an-ı Kerim'de insanın yaratılış aşamasında meleklerin teslimiyeti ile şeytanın isyanı da şöyle anlatılmaktadır: "Hatırla ki, bir vakitler Rabbin meleklere, 'Ben kuru çamurdan, şekillenmiş balçıktan bir insan yaratacağım! Onu düzelttiğim ve kendi ruhumdan ona üfürdüğüm vakit, siz hemen onun için