Diktatörlerin gücü elinde tutma yöntemleri

Bir önceki yazıda Mikal Hem'in "Kanskje Jeg Kan Bli Diktator" (Siz de Bir Diktatör Olabilirsiz) kitabını incelemiş, "Nasıl diktatör olunur" sorusuna cevap aramıştık. Bugünkü yazıda kitapta bahsedilen, "Diktatörlerin gücü nasıl elde tuttukları" sorusuna cevap arayacağız.

Yazar, diktatörlerin otoritesini tahkim etmek ve elde tutabilmek için kendilerini üstün özelliklere sahip, becerikli kişiler olarak lanse ettiklerinden bahseder. Ona göre diktatörler bazen akademik dehadır, bazen usta yazardır, bazen başarılı bir iş adamıdır. Özellikle başarılı bir sporcudur. Diktatörler, kendilerine unvanlar vermekte ustadırlar. Diktatörler, kendilerini özel yetenekli kişiler olarak görüp halkı buna inandırmak için çaba gösterirler. Kendi önemli günlerini kutsal gün ilan edenler bile vardır. İşin ilginç yanı ise, diktatörler bir süre sonra kendi propagandasına inanmaya ve kendini özel biri olarak görürmeye başlar.

Mikal Hem, 1887'de Lord John Dalberg-Acton'un, "Güç yozlaşır, mutlak güç mutlaka yozlaşır" sözünü hatırlattıktan sonra, "Gücü bir süre elinde bulunduran bir diktatör sonunda kendi propagandasına inanmaya başlar" demektedir. Diktatör kendisi inanmaya başladıysa kitlesi onun olmadığı bir dünyanın var olamayacağına hayli hayli inanmaya başlamaz mı

Diktatörler, iktidarlarını tahkim için bazı yöntemlere başvururlar. Bunlardan bazıları şunlardır:

1-Muhalefeti sindirmek

Yazar, en iyi depotun bile bazen kendi sahasında dirençle karşılaşabileceğini savunur. Ona göre, muhalefetin kartopu gibi büyüme tehlikesine karşı diktatörler, politik muhalefeti sınırlamak ve durdurmak için bir dizi denenmiş önlemler alırlar.

Seçim dışı yöntemlerle ülkeye hâkim olan diktatörlerin yöntemlerine göre seçimle iş başına gelen diktatörlerin yöntemleri daha etkilidir. Seçimle işbaşına gelen diktatörlerin avantajı seçimdir. Zira muhalefete ve dünya kamuoyuna meşru şekilde iktidarda kaldığını göstermenin en iyi yöntemi seçimdir. Halk da çoğu zaman seçimle demokrasinin aynı şeyler olduğuna inanır. Oysa her seçim yapılan ülke demokrasi hâkim olmayabilir. Seçimi kazanmanın bir yolunu bulduktan sonra muktedirin iktidarını devam ettirmesi kolaydır.

2-Medyayı ele geçirmek

Diktatörün yapması gereken bir başka şey de medyayı kontrol etmek olmalıdır. Yazar, bu konuda şöyle demektedir: "Medyanın kontrolü size en büyük vurucu gücü sağlar. Ülkenin en önemli televizyon kanallarının tam denetimini ele geçirmeye bakın. Tüm yayınları tekelleştirmek hiç de güç değildir ve diktatörler arasında bu bir kuraldır. Devlet kanallarının sizi destekleyenlerle dolu olmasını sağlayın, bağımsız kanalların eleştirel olduklarında kolayca kapatılabilmeleri için gerekli ruhsat koşulları hazırlayın. Baş ağrıtan medya, bürokratik ve teknik ayrıntılarla kolayca susturulabilir böylece. Ülkeye ya da cumhurbaşkanına hakaret etmeyi yasaklayan yasalar da tepkileri durdurmakta işe yarar. Muhalefete medyada, oldukça sınırlı bir alan bırakırsanız iyi olur. Bu özgür seçim aldatmacasını bir nebze daha gerçekçi gösterir."

3-Reklâmını iyi yapmak

Yazar, diktatörün kendini nasıl sunacağının önemli olduğundan bahisle şöyle demektedir: "Medyanın doğal olarak sizin politik başarılarınıza, hükümetin iyi amaçlar için ne kadar para harcadığına, uluslararası arenada ne kadar önemli bir rol oynadığınıza odaklanması gerekir. Cesur bir kabadayı imajı kimileri için çok iyi sonuç vermiştir."

4-Kendini iyi bir devlet adamı olarak sunmak

Yazar, diktatörün kendisini iyi bir devlet adamı olarak sunmasının da kaçınılmaz olduğundan bahisle şöyle demektedir: "Bunun dışında kendinizi bir devlet adamı olarak sunmanız önemli. Bu yüzden televizyonda, ulusun önderi olarak görevlerinizi yerine getirirken, seçim kampanyasına aktif olarak katılırken olduğundan daha fazla gösterilmeniz gerekir. Sizi öven yorumlar ve muhalefeti gülünç düşüren haberler yazmaları için seçim kampanyasını medyanın kendisine bırakabilirsiniz. Bir kez medyanın kontrolünü ele geçirdikten sonra karşıtlarınızı karalamak çok kolay bir iştir. Örneğin muhalefetin dış ülkelerdeki örgütlerle bağlantıları, onların her zaman emperyalist güdüleri olan ülkeler hesabına çalıştıklarının açık bir göstergesidir."

5-Kendisini putlaştırması

Diktatörün toplumun içine işleyebilmek için kendisini putlaştırması gerektiğinden bahseden yazar, resmi daireler ve binaları süsleyen heykellerin diktatörün emrindekilerin ruhlarına sızmayı, yüzeyin altına işleyip ülkenin en uzak köşelerine yayılmayı başarması için bir yöntem olduğundan bahsetmektedir.

6. Her yerde resimler ve heykeller

Kendini putlaştırma eğilimine giren lider için birinci kural görünür olmaktır. "Bütün resmi yapılara ve resmi dairelere, kavşaklara, spor alanlarına, kısaca insanların dolaştığı her yere heykellerinizi yerleştirin. Bütün resmi dairelerde bir portreniz asılı olsun ki ziyaretçiler burası hastane ya da postane bile olsa en büyük şefin kim olduğunu görebilsinler" diyen yazar Türkmenistan diktatörü Saparmurat Niyazov örneğini vermektedir.

7-Kendisine bir unvan vermek

Diktatörün unvan ya da takma ad kullanmasının kulağa güzel geleceğini ve onu diğer devlet yöneticilerinden ayıracağını vurgulayan yazar, unvanın devlet adamlığı, cesaret, babacanlık ve sevgi çağrışımları yapması gerektiğini savunur.

8-Bir devlet felsefesi oluşturmak ve ona güzel bir ad takmak