Deizm kavramı, Latince "Tanrı" anlamına gelen "Deus" kelimesinden türetilmiş, 17. ve 18'inci yüzyıllarda Hıristiyan Avrupa'da -özellikle İngiltere ve Fransa'da- kendine yer bulmuş inançsızlık sorunudur. Her ne kadar zorlama tabirle "yaradancılık, tanrıcılık" gibi isimlerle anlatılmaya çalışılsa da aslında ateizm ile arasında fazla fark yoktur.
Deizm kavramı, "Teizm"in karşıtı olarak Kalvinci düşünür Pierre Viret'in "Instruction Chrestienne" adlı eserinde kullanılmıştır. Deizm'e ilk inanan kişinin İngiliz filozof Edward Hebert (1583-1648) olduğu fikri, deist düşünürler tarafından yaygın kabuldür. Deist düşünce, 17. yüzyılda İngiliz düşünür Edward Hebert, Charles Blount, John Toland, Anthony Collins ve Matthev Tindal gibi düşünürler tarafından yaygınlaştırılmıştır.
Deist düşünce üzerinde duran kişilerden birisi İrlandalı filozof Jonh Toland (1670-1722)'dır. Deizm'in Fransa'da yaygınlaştırılmasını sağlayan kişilerin başında ise Voltaire ve Rousseau gelmektedir.
Deizm düşüncesinin özünü en iyi anlatan cümle, Fransız filozof Voltaire (François Marrie Arouet/1694-1778)'ın şu sözleri olmalıdır: "Tanrı olmasaydı biz O'nu icat etmek zorunda kalacaktık, ama bütün tabiat O'nun var olduğunu bize haykırmaktadır".
Yaratıcı fikrini hararetle savunan deist Voltaire, yaratıcı dışındaki her şeyi (din, peygamber, kitap vb.) inkâr bağlamında ise şöyle demektedir: "Tanrı düşüncesinden başka her şey saçmadır".
Deizm, mükemmel bir yaratıcıyı kabul etmesi cihetiyle ateizm, agnostisizm ve politeizm gibi inançlardan ayrılır. Yaratıcının ilim, irade, kudret sıfatları ve hüküm koyma yetkisinin sınırlandırması cihetiyle de İslâm inancından ayrılır.
Ateizm'in yaratılış hakkındaki sapkınlığı ve mükemmel yaratıcıyı inkârı ile "Deizm"in mükemmel bir yaratıcıyı kabul edip, yaratıcının ilim, irade ve kudret sıfatları ile yaratıcının hükümranlığını (otorite), affetme, cezalandırma, kısacası hüküm/kural koyma yetkisini inkârı da sorunludur. Deizm, sadece burada kalmaz, yaratıcının vahyini, peygamberlerini, kitaplarını kısacası gönderdiği dinini inkâr eder.
Deizm'in son yıllarda ateizme oranla daha ön plana çıkması, bilimsel gelişmelerin ve teknolojinin ulaştığı noktanın yaratıcıyı inkârını daha da imkânsız hale getirmesiyle bağlantılıdır.
Göklerin ve yerin mülkünü elinde bulunduran, milyarlarca yıldızı, gezegeni ve galaksileri yaratan. Karada ve denizde yaşayan yüz binlerce canlı türünü en mükemmel şekilde yaratan ve hepsini idare eden; Dünya'yı, Güneş'i, Ay'ı bir boşlukta tutan, Ay'ın ve Güneş'in ısı, ışık ve enerjisini kıyamete kadar var eden, Dünya'yı kendi ekseni etrafında hareket ettiren, Ay'ı ve Güneş'i aynı şekilde belirli bir yörüngede hareketini sağlayan; milyarlarca yıldızı, gezegeni, galaksiyi belirli bir düzende idare eden; dünyamızın da içinde bulunduğu Samanyolu Galaksisi içinde Güneş'ten büyük ve küçük 100 milyar yıldızı, Dünya'dan büyük ve küçük 200 milyar gezegeni ve Samanyolu Galaksisi gibi 2 trilyon galaksiyi belirli bir düzen içinde hareket ettiren, yörüngesinden sapmadan hayatiyetlerini devam ettiren; karada ve denizde yüzbinlerce tür canlıyı ve her biri farklı şekil ve özellikleriyle temayüz ettiren mükemmel bir yaratıcının inkârı dün de bugün de mümkün değildir.
Mükemmel yaratıcıya inanç, nasıl tabiiyse; göklerde ve yerde ne varsa kendisine ait olan, ilim ve kudreti her şeyi kuşatan (Al-i İmran, 126), her şeyi yaratan ve düzene koyan (Âlâ, 2) bir yaratıcının her an yaratmaya devam etmesini, yarattığı kâinatın hayatiyetini devam ettirmesi; yarattığı evrene dair kurallar koyması, hükmetmesi ve yeri geldiği zaman müdahale etmesi de tabiidir.
Bu sebeple mükemmel bir yaratıcının varlığını mecburen kabul eden, buna mukabil yaratıcının insanı başıboş bıraktığını iddia eden bir anlayış ancak korkak ateizmdir. Bütün bir âlem, içindekiler ve insan elbette başıboş bırakılmamıştır. Bu gerçek Kur'an-ı Kerim'de şöyle anlatılır: "İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder" (Kıyame Sûresi, 36).
Kâinatı/evreni yaratan, işleyişi için doğa kanunlarını koyan, ayrıca insanlığa ve evrene müdahalede bulunmayan bir anlayış; yaratıcıya sınır çizerken yaratılmış olan insana sınırsız yetki ve özgürlüğü öngörmektedir. Deizme göre, âlem Tanrı tarafından tasarlanmış, hareketi dışarıdan başlatılmış ve öylece bırakılmıştır. Tanrı'nın görevi sadece yaratmaktır, sonraki sürece müdahale etmez. Yaratılıştan sonraki süreci insan, aklıyla devam ettirir. Deizme göre peygambere, kutsal kitaba, cennet ve cehenneme inanç yoktur.