Adalet Partisi Dönemi Ortadoğu İlişkileri

Demokrat Parti'nin devamı olduğunu iddia eden Adalet Partisi, 1965 seçimlerinde iktidara geldiğinde, DP'nin Ortadoğu'yu yok sayan ve aşırı Amerikancı tavrı terk ederek, Arap ülkeleriyle iyi ilişkiler içinde ancak ABD ve İsrail'i de küstürmeden denge politikası gütmeye başladı. AP iktidarı, Türkiye'yi gerek uluslararası platformlarda gerekse dini, tarihi ve kültürel bağlarımızın olduğu Arapİslam dünyasıyla sıcak ilişkiler içinde bir ülke haline getirmek için gayret sarf eden Adalet Partisi iktidarı, hükümet programında, başta Ortadoğu ve Mağrip (Fas) olmak üzere Afrika ve Asya ülkeleriyle çok yönlü bir dış politika izleyeceğini belirtti. Bir yandan Ortadoğu coğrafyasında Türkiye'nin olumsuz imajını silmek için siyasal, ekonomik ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi yönünde ilişkiler kurmayı amaçlayan Adalet Partisi, diğer yandan da Batı ile ilişkilerin de önemine vurgu yapıyordu. Bu taktik, çok yönlü ve denge politikası aslında Türkiye Cumhuriyeti'nin bidayetten beri yürüttüğü politikaydı. Zaman zaman İslam ülkeleriyle sorunlar yaşandığı gibi zaman zaman da ABD ve Batı'yla sorunların yaşandığı ama buna rağmen jeopolitik konumundan dolayı sürekli denge politikası izleyen Türk dış politikası gerçeği yadsınamaz. pushfn('ads'); Bu dönemde Irak Başbakanı Adnan el-Paçacı'nın Türkiye ziyareti ve Kıbrıs'taki Türk toplumunun haklı davasına vurgusu, bu coğrafyaya kayıtsız kalmayışımızın ilk meyvesiydi. Yine bu dönemde Türk Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Haluk Bayülken'in Mısır ziyareti iki ülke ilişkilerini geliştiriyordu. Yine Suudi Arabistan ve Tunus'la karşılıklı ziyaretler artık Arapİslam dünyasıyla yakınlaşmanın geldiği noktayı göstermekteydi. Bu arada "Dünya İslam Birliği" tarafından düzenlenen toplantıya Türkiye'nin katılıp katılmayacağı merak konusuydu. 1960 darbesinin etkisinin sürdüğü bir ortamda bu toplantıya Türkiye'nin katılması içeride nasıl karşılanır, buna ABD ve Batı dünyası nasıl tepki verir şeklinde soru işaretleriyle dolu bu toplantıya, Türkiye'nin katılması kararlaştırıldı. Söz konusu toplantıda Türkiye'nin İsrail ile ilişkileri keseceği yönündeki söylenti üzerine Türk Dışişleri Bakanlığı, bir toplantı yaparak "bu toplantının siyasi bir örgütlenme olmadığı" yönünde açıklama yapıldı. Türkiye, her zamanki gibi denge politikasını gözetiyor hem Arap ülkeleriyle hem de İsrail'le ilişkilerini devam ettirme kararlılığını belirtiyordu. Türkiye'nin bu toplantıdaki nihai hedefi, ekonomik ve ticari işbirliği geliştirmek, Kıbrıs konusunda da Arap âleminin desteğini almaktı. pushfn('ads'); 1967 Arap-İsrail savaşı, Türkiye'nin safını görünür şekilde belli etmesi gerektiği bir sürece tesadüf etmişti. Bir yandan Arap ülkeleriyle ilişkileri geliştiren, diğer yandan da İsrail'le bağları kopartmak istemeyen Türkiye, bu konuda şu kararları aldı: 1- Arap ülkeleriyle ilişkileri çok boyutlu geliştirmek, 2- Arapların kendi aralarındaki anlaşmazlıklarında tarafsız kalmak, 3- Arapları bölecek paktlara ve bölge anlaşmalarına katılmamak. Türkiye, 1967 Arap-İsrail savaşında üslerini Araplara karşı kullandırmama kararı aldı. Arapları destekler açıklamalar yapıldı. İnsani