Doğruluğu aşikâr olanın saltanatı

İktidarın gerçek gücü sadakatten değil, liyakatten gelir…

Son yıllarda Japon, Çin ve Hint kültürlerine ait klasiklerden dilimize tercümeler yapılmaya başlandı. Çinceden Giray Fidan'ın, Sanskritçeden Korhan Kaya'nın, Japoncadan Vaner Alper'in tercümeleri, uzun yıllar sonra Doğu kültürünün inceliklerinin farkına varmamızı sağlıyor.

Hasan Âli Yücel ve Tercüme Bürosu

1940 yılında kurulan Tercüme Bürosu'nun yayınladığı benzer tercümelerin sayısı ne yazık ki çok azdır. Çoğunlukla modern diller, Latince ve Yunancadan yapılan çevirilerin yanı sıra Sanskritçe ve Çinceden yapılan çevirilerin sayısının yetersiz olduğu görülmektedir. Bu arada Yunanca, Latince, Portekizce gibi dillerde yeterli çevirmen bulunmadığından, ikinci dilden tercümelere de izin verilmiştir. Tercüme Bürosu, 1966 yılında kapatılır. 1956 yılında ise Hasan Âli Yücel, İş Bankası Kültür Yayınları'nın kuruluşunu gerçekleştirir. Uzun yıllar boyunca çeşitli kitaplar yayımlayan İş Bankası Kültür Yayınları, yeni bir atılım gerçekleştirerek "Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi" adı altında dünya klasiklerini yayımlamaya başlar. Bu dizi, Jane Austen'in "Gurur ve Önyargı" adlı kitabıyla 5 Ocak 2006 tarihinde başlar. 1940 yılında kurulan ve dilimize çok sayıda kitap tercüme edilmesini sağlayan çalışmalar, bu kez çok daha geniş bir coğrafyadan çevirilerle büyük bir görev üstlenir.

Saray konuşmaları

Çince aslından Giray Fidan tarafından dilimize çevrilen, Xie Baocheng'in notlarıyla zenginleştirilen Wu Jing'in "Yönetim Sanatı" adlı kitabı günümüzde "Neler oluyor" diye soran herkesin okuması gereken bir eserdir. Tarih yazımındaki yeteneğiyle öne çıkan bir saray görevlisi olan Wu Jing (669-749), VIII. yüzyıl başında İmparator Taizong'un (626-649), vezirleri ve danışmanları arasındaki konuşmaları derleyerek bu kitabı yazar. Wu Jing'in bu kitabı 700-720 yılları arasında derlediği ve 729 yılında imparatora sunduğu düşünülmektedir.

Ders alınması gereken bilgiler

Kitap, hepimiz için ilginç ve ders alınması gereken bilgiler içermektedir. Örneğin, daha sonra imparator olacak olan Taizong prensliği döneminde 621 yılında Edebiyat Akademisi'ni kurar. Qin prensi iken kurduğu bu akademiye her yerden âlimler getirir ve yetenekli kişilerin bu kurumda görev almasını sağlar. Kitabın açıklama bölümünde yer alan diğer bir dikkat çekici bilgi ise, İmparator Taizong'un saltanat yıllarına verilen Çince "Zhenguan" isminin, dilimizdeki karşılığının "Doğruluğu Aşikâr Olanın Saltanatı" olduğudur. Ne büyük bir onurlandırma! Ölümünün üzerinden elli yılı aşkın bir zaman geçtikten sonra bir imparatorun bu sözlerle anılması bize bir şeyler hatırlatıyor olmalı.

İkaz memuru veya denetleme sekreteri

Taizong'un hüküm sürdüğü dönemde, imparatorluğun üst düzey memurları arasında, "İkaz Memuru", bazı açıklamalarda ise "Denetleme Sekreteri" olarak anılan bir görevli bulunmaktadır.

628 yılında İmparator, İkaz Memuru Wei Zheng'e sorar: "Bilge hükümdar ne demektir" Wei Zheng şöyle yanıtlar: "Bilge hükümdar, her taraftan farklı görüşleri dinler. Akılsız hükümdar sadece bir tarafı dinler ve ona inanır. Onu akılsız yapan şey, etrafında yer alan kişilere olan kör inancıdır." (s. 2)

Doğruluğu Aşikâr Olanın Saltanatı'nın (Taizong) birinci yılında, imparator çevresindeki üst düzey görevlilere seslenir: "Hükümdarlığın temel ilkesi, halkın hayatta kalmasına öncelik vermektir. Bir hükümdarın, halkın çıkarlarına zarar vererek kendine fayda sağlaması, aç kalınca kendi bacağından et kesip karnını doyurmaya benzer. İnsanın karnı doyar belki ama sonunda ölür. Eğer bir hükümdar Göğün Altını (ülkesini) huzura kavuşturmak istiyorsa önce kendini düzeltmelidir. Dünya'da bedeni düzgün olup da gölgesi düzgün olmayan kimse yoktur." (s. 1)

Bu makul müdür

Saltanatının üçüncü yılında İmparator, saray görevlilerine seslenir: "Siz memurlar, kişisel çıkarlarınızdan vazgeçmeli ve kamu yararını korumalısınız. Doğru yolda kararlı şekilde yürümeye devam etmeli ve yaptığınız her şeyde karara tartışarak varmalısınız. Asla herkesin birbirinin aynısı sözler edip, gök gürültüsünün yankısı gibi olmasına izin vermemelisiniz! Son zamanlarda sadece benim ruh halime uymaya çalışıp, görüşlerimi dinleyip, ne desem kabul ettiğinizi fark ettim. Beni ikaz eden ya da eleştiren bir kişi bile olmadı. Bu makul müdür"(s. 14 -15)