"Pislikler, hayvanlar, öküzler, zırdeliler..."

Bu cümle bana ait değil. Trabzon'un Of ilçesinde kendisini laik seküler olarak tanımlayan bir kadın, başörtülü-çarşaflı kadınları hastane kuyruğuna sıra beklerken görünce bu lafları etmiş. Kim bilir nasıl bir duygu dünyası var hanımefendinin. Başörtülü görünce kırmızı görmüş boğaya dönüşmüş. Bu cümleleri kurarken vatanı kurtardığına bile inanmış olabilir. Cumhuriyetin kurulmasıyla beraber ortaya çıkan seküler faşizmin eğitim müfredatının doğal sonuçları bunlar.

Ne ekersen onu biçersin. Eğitim sistemimiz öyle bir müfredat ortaya koyuyor ki, ha başörtülü olmuşsun ha Yunan'a asker olmuşsun. Dindar kitleler yönelik hep bir paranoya vardır.

Gün geçmiyor ki büyükşehirlerde başörtülü kadınlara yönelik bir saldırı girişimi olmasın. Nasıl bir ruh halidir anlamak mümkün değil. Bu topraklar hepimize yeter.

Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu bir sohbetimizde, biz koskoca ülkeye sığmadık ama cezaevinde iki metrelik hücrelere sığdık demişti. Sağcısı da solcusu da bu ülkeyi kurtarmak için mücadele ettiklerini düşünmüşlerdi. 12 Eylül karanlık darbe süreci öncesinde iç savaş çıkarılmıştı. Bazı mahallelere ülkücüler, bazı mahallelere solcular hakim olmuştu. Kurtarılmış bölgeler oluşturmuşlardı. Çok bedel ödendi. Çok can yandı.

Yine geçtiğimiz günlerde Marmaray'da yaşanan skandal bir olayda, bir kadın, yanında oturan başörtülü kadının başörtüsünü çıkarmaya çalıştı. Bu saldırgan davranışa şahit olan bir genç ise olaya kayıtsız kalmayarak sert bir tepki gösterdi. Genç adam, kadına"Milletin ne giydiğine ne karışıyorsun, ben senin giyimine karışıyor muyum Benim annem de çarşaflı, kimsin sen"şeklinde tepkisini dile getirdi. Kadın ise bu tepki üzerine"Kolunu kırarım" şeklinde karşılık verdi. Yaşananlar, olayın kayıt altına alınmasıyla sosyal medyada yayıldı.

Son günlerde, özellikle televizyon ekranlarında ve kamuya açık alanlarda, kadınların tesettür giyim tarzı üzerinden hakarete varan söylemler ve psikolojik şiddet vakaları yaşanıyor..Şu durum artık netleşti. Bu devletin ve ülkenin sahibi seküler Kemalistlermiş. Bu kitle üstenci bir dil kullanıyor. Hoyratça açıklamalar yapıyor. Aşağılıyor. Devlet de benim, yargı da benim, asker de benim, eğitim de benim diyor.

AK Parti ve Erdoğan döneminde atılan demokratik adımlar olmasa muhafazakarlara yaşam hakkı vermeyecekler. Bu ülkede seküler Kemalist dil bölücüdür. Bu ülkenin birliğine hizmet etmez. Bu coğrafya kadim medeniyetlere beşiklik etmiştir. Farklı diller, dinler, kültürler bu coğrafyada yaşamıştır. Bu ülkenin kalkınması birlikte yaşama kültürüne bağlıdır. Bu ülkede kimse birinci sınıf vatandaş değildir. Herkes eşittir.