Bakan Tunç Yargıtay haklı diyor...

Adalet Bakanımız Sn. Yılmaz Tunç'u Anadolu Yayıncılar Federasyonu'muzda ağırladık. Bakan bey konulara hakim. Oldukça mütevazı ve çalışkan birisi. Konuk Adalet Bakanı olunca ilk gündem maddesi "Yargıda çürümüşlük var mı Adalet mekanizmasına güven yok mu" soruları oldu.

Bu aralar hakim ve savcılar medyada gündemde. Transparan kıyafetli bir avukat bir savcıyı ziyaret etmiş. Burada, "ben hiç kaybetmem" demiş. Bu görüntü bile yargı için kara bir lekedir. Öte yandan, zaten toplumda yargıya karşı her zaman bir eleştiri olmuştur. Tüm bu konuları açık yüreklilikle Bakan Tunç'a sorduk.

Bakan Tunç yargıda aksamalar olduğunu kabul etti ama bir haksızlığın da altını çizdi. Ülkemizde bazı politik çevreler ve yazarlar yargıyı yerden yere vuruyor.

Öyle ki demokrasinin olmadığı ülkeleri bile bizden iyi diyerek öne çıkarıyorlar dedi. Gerçekten ikide bir bazıları yargı indeksi yayınlıyor. Bazıları ülkemiz yargısını Kuzey Kore'den bile geri diyorlar. Bakan Tunç bu haksızlıklara ilişkin şunları söyledi.

"Burada tabii yargıya güvensizlik oluşturmak isteyen, yani böyle bir algıyı artırmak isteyenler var. Yargıda bir kere yüzde yüz güven olmaz. Davanın yüzde 50 kazananı var. Yüzde 50 de kaybedeni var. Bütün dünya ülkelerinde böyledir. Ama bizim muhalefetin; yargıya güven yok... Türkiye'de hukuka güven yok... Hukuka güven endeksinde dünyanın sonlarındayız şeklindeki eleştirileri külliyen yalan.

Bir kere o endekslerin hazırlanması vesaire, bir bilimsel, objektif bir kritere göre yapılan bir şeyler değil. Masa başında, belli maksatlarla hazırlanan listeler onlar. O listelerde Türkiye'nin üstünde gösterilen Angola'dır, Bir sürü seçimi olmayan, demokrasi olmayan ülkeler var. Türkiye'nin yargısından daha iyi bir yargı olabilir mi orada Mümkün değil"

Bakan Tunç, bu sözlerinin devamında, yargının darbeler döneminde aldığı tutumlardan örnekler verdi.

"Türk yargısı her zamankinden daha bağımsız ve tarafsız. Bunu net bir şekilde söyleyebiliriz" dedikten sonra, şöyle devam etti:

"Bir kere 1960 darbesinde darbecilerin yanında duran, darbecilere anayasa hazırlayan hukukçular, darbecileri değil de darbe mağdurlarını yargılayan bir yargı vardı. 12 Eylül sonrası da öyleydi. 28 Şubat'ta da öyleydi. 15 Temmuz'a geldiğimizde 15 Temmuz'da ilk harekete geçen Türk yargısıdır. Hemen İstanbul Başsavcılığı, Ankara, Bakırköy hepsi harekete geçtiler ve soruşturmaları başlattılar. Milletle beraber, millet meydanlara indi. Cumhurbaşkanımız haydi meydanlara dedi, yargı durdu mu Yargı da hemen o kalkışmayı gerçekleştiren teröristler hakkında soruşturmaları başlattı. Gözaltıları yaptı o gece. Hangi darbede yargı böyle harekete geçti İşte hazmedilemeyen bir yargı da var. Yani bu yargının bu tutumu da hazmedilemiyor."