Sibel Eraslan

Star

Hiperkültürel çağda 'yetişememek'…

Küreselleşmenin neredeyse uluslararası şart halinde yaşandığı günümüzde, konuşulan hep ''kültür ne olacak' sorusu oldu. Tüm dünya trendler üzerinden modüler şekilde birbirinin aynısı olma yolunda ilerlerken, sorunlara veya tekliflere karşı tutunulan tavırlar da aynılaşma eğilimine girdi.Haliyle kültür dediğimiz, içinde doğduğumuz ev, mahalle, adetl

İsrail ahlaksızlığın tanımıdır bundan sonra!

Gazze'de ahlaksızlığın doruğuna çıkmış bir İsrail ve soykırımı hakim!Hukuk Profesörü Dr. Ganem el Attar'ın ellerindeki boş su bidonlarıyla koştuğu o fotoğraf hepimizi ama en çok da hukuk camiasını perişan etti. Çünkü Prof. El Attar sadece Gazze'de değil Mısır'dan Suriye'ye kadar Arap eğitim camiasının tanınmış değerli bir hocasıdır, pek çok ünivers

Gözlerimle gördüm ben, ateşi gören ağaçların tir tir titrediğini…

Orman yangınları öyle bir hal aldı ki, bunun kasıtlı hatta kastı aşan bir şekilde Türkiye karşıtlarınca planlandığını düşünüyor toplumun büyük çoğunluğu... İster havai fişeklerle isterse benzin bidonlarıyla yakalanmış olsunlar, kuşkusuz o alçaklar vatansız oldukları için bu pervasız kötülüğü sergileyebiliyorlar...Elbette iklim değişikliğinin, artan

"Gönüllülük Dünyasının Doktoru". Dr. Gülsen Ataseven

Gençliğimizde örnek aldığımız, yollarımızı aydınlatan öncülerimizden Dr. Gülsen Ataseven ablamızın hayatını, ilham alınacak başlıklarla yazmış Ayşe Pehlivan kardeşimiz. Her ikisine de sağlık sıhhat duaları ederim.Gülsen Hanımı 80'lerin son yarısından itibaren tanıyorum, üniversiteli günlerimden. Her şeyden evvel başörtülü bir hekim olmasıyla Dr. Ai

Belki insanların dönemidir biten!

Gazze'deki soykırım, artık açlıkla, insanların çoluk çocuk açlığa mahkum edilişiyle sürüyor. Kimsenin durduramadığı, aslında durdurmadığı İsrail barbarlığı, sadece insanları yok etmiyor Gazze'de... Bunun ucu hepimizi yakıyor.Vicdanlarını yitirmiş, kalplerini tüketmiş, izanları kalmamış bir yığınla dolu yeryüzü... İnsanlık mı diyelim şimdi buna Hayv

''Zaferin Adı Türkiye', Yeniden 15 Temmuz…

9 yıl evvel yaşadığımız hain darbe ve işgal girişiminin yıldönümünde, şehit yakını ve gazilerimizle bir arada olma imkanı bulduk. Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altındaki buluşma hem hüzünlüydü, hem de ülkemizin ayakta duruş ve ileriye doğru koşar adım yürüyüşünün adeta bir yansıması gibiydi...İstiklal Savaşı'nda şehit düşmüş büyük dedelerimiz

Kızılcahamam'da iki yoldaş: Emine ve Tayyip Erdoğan'lar

Dünkü Kızılcahamam toplantısına damga vuran konuşma; Cumhurbaşkanımıza aitti ve adeta Türkiye'mizin tarihinde yepyeni bir evrenin başlangıcını haber veriyordu. Sadece Türkiye'nin değil dünyanın dinlediği bir konuşmaydı, hassaten Suriye ve bölgeleriyle birlikte Irak da konuşma kaderinin içinde yer alıyordu.Cumhurbaşkanımızın konuşmasıyla ilgili pek

Terörsüz Türkiye yolunda halkla ilişkileri yönetebilmek

Yaptığımız iş ne kadar değerli, başarılı, hatta hedeflerine ulaşmış olursa olsun, neticede siyaset, toplumun huzuru için yapılır. Ekonomiden, sağlık sistemine, eğitimden ulaşıma siyasetin her kulvarı muhakkak halkla ilişkileri, şeffaflığı, toplumsal rızayı önemsemeyi gerektirir... Demokrasinin gereği de budur zaten. Biz bu şeffaflığa; devlet-millet

''Beni seven Hüseyn'i sever, Hüseyn'in düşmanı, benim de düşmanımdır''

Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin, Peygamber Efendimiz'in hayatında her şeyden çok sevdiği torunlarıdır. Onlara 'cennet reyhanları', 'arşın iki küpesi' gibi lakaplarla seslenmiş, onlarla birlikteyken, nurlu yüzü, nur üstüne nur yağmış gibi, mutlu, mesud, mesrur olmuştur... Bundan dolayıdır ki, Resullah'ı (sav) seven onun torunlarını, Ehli Beytini de sever.

''Kardeşlerimi özledim''

Ebû Hüreyre'den rivayet...Bir gün Hz. Rasulullah (sav) sahabeleriyle birlikte kabristana gitti orada sıra sıra ve de sessizce yatmakta olanlara, bazı hitaplarda ve dualarda bulundu.Sık sık şöyle dediği duyuldu:"-Allah'ın selâmı üzerinize olsun ey mü'minler diyarının sakinleri! İnşallah bir gün biz de size katılacağız."Ardından şöyle durdu biraz, se