Bu konuda yıllar boyunca yazıp çizen ciddi kalem sahipleri oldu. Hatta bu konuda benim gibi uyarıcı yazılar yazanları da "fazla komplo teorileri okuyorsunuz" diye eleştirenler de oldu. Gelinen noktaya bakıldığında ve artık açık kaynaklarda yazılan analizlere baktığımızda, olayların seyrine ve siyasi beyanları alt alta koyduğumuzda ortaya gayet net bir tablo çıkmaktadır.

Başkan Erdoğan, dünyadaki süreci en iyi okuyan ve gardını ona göre alan liderdir. İsrail konusunda da hep eleştiri yapsa da bu kadar açık ve net cümle ile İsrail'in nihai hedefini ilan etmemiştir. Şimdi ise etti. Başkan Erdoğan diyor ki:

"İsrail'in nihai hedefi Anadolu topraklarıdır!"

İşte bu cümle, Hamas'ı niçin "Kuvayı Milliye" olarak tanımladığına ışık tutmaktadır. Tüm siyonist kaynaklar "Büyük İsrail'den" bahseder. İsrail'in, Hitler'in tekrarı olan Başbakanı Netanyahu'nun Gazze'ye soykırım başlattığı ilk günden tüm beyanlarını yan yana getirdiğimizde, "bir saldırıya" cevap değil, tam tersi büyük bir hedef uğruna katliam yaptığına şahit oluyoruz. Golan Tepeleri'ni yıllardır işgal eden İsrail hiç geri adım atmadı. Çünkü Suriye toprağı olan bu tepeler, "koridor güzergahını kontrol" için önem arz ediyor. O nedenle İsrail, halen kendi sınırlarını BM'ye "belirgin olarak sunmadı". Çünkü işgali bitirmeden sınırları sunmak istemedi. Çünkü daha sınırlarına ulaşmadı.

İşte tam bu yerde Ankara'nın hassasiyetini daha fazla anlıyoruz. Bir tarafta kardeş Filistin halkının milli mücadelesi, diğer tarafta ise İsrail'in nihai hedefine doğru "küresel destekle" ilerlemesi. İsrail "Davut koridoru" olarak tanımladığı denizden denize güzergahı kendine toprak ve bu bölgedeki zenginlikleri de kendine ait hak olarak tanımaktadır. PKK, YPG desteği de bundandır. İsrail Suriye, Irak, Türkiye topraklarından parça kopararak kurulmak istenen sözde "Kürdistan'ı" aslında Büyük İsrail'in parçası olarak görmektedir. Türkiye'yi neden hedefe koyduğunu iyi anlamamız gerekiyor. "Koridorlar, güzergah ticaret yolları ve denizlere çıkışlar!"