Bu başlık kuşkusuz tek başına bir "Kızılelma'dır".Siyasi polemikler, ifrat uçlar, bir birimize karşı ağıza alınmayan sözler; bir gün gündemin kenarında kalacak.Ama yaptığı tahribat, hafızamızda ve siyasi tarihin sayfalarında yerini alacak."Hangi siyasi görüşün, Türkiye'nin yeni yüzyılına ne gibi katkısı oldu" sorusuna, hangi kalem sahibi, hangi aka
"Tam Bağımsız Türkiye..." cümlesi bazıları için "irrite" edici olmasını anlamakta zorlansak da, sebepleri, yönlendirenleri ve içlerindeki "Amerikan hayranlığı"nı görebiliyoruz.Yanlış anlaşılmasın, "Amerikan karşıtlığı" veya "Batı karşıtlığı" gayemiz değildir.Ama Tam Bağımsızlık için, engel olan faktörler içinde; yılların Batı siyaset inşasının verd
Alman Der Spiegel dergisinin kapağındaki mesaj, bence şu ana kadar küresel medyanın sorun haline getirdiği durumu özetler bir şekilde göstermiş.Dergi Osmanlı'yı simgeleyen taht ve başındaki hilal, çatlamış koltuk ve hilal üzerinden sinirli Erdoğan'ı işaret ederek, esasında kendi sinirlerinin çerçevesini aşikâr etmiş.Türkiye devletinin yeni vizyonun
Seçim süreci üstüne basa basa muhalefete, uluslararası medyaya, küresel Erdoğan düşmanlığı ile bilinen merkezlere, "açık ara" ders verdi. Aylardır Türkiye'deki seçimlere yönelik, Erdoğan'a yönelik "yalan", "iftira" ve "algı" üzerine "senaryo"lar üretildi. Türkiye'deki tüm muhalif güçlerin birleştiği ittifak (!) , uluslararası medya ve kuruluşlar, "
14 Mayıs yaklaştıkça, Kemal Kılıçdaroğlu'nun gerilimi çoğaltma çalışması da zirve yapmaya başladı. ABD başkanı Biden'in "arkadaş" ekibinden olan Kemal Bey, seçim sonuçlarına dair anket sonucunu ve gerçekleri gördükçe, yeni bir yola daha başvurdu."Bu kadar da olmaz!" dedirten bu yol ise, seçime "Rusya eli" iftirası oldu.ABD, uzun zamandır Türkiye il
Dünya medyası uzun zamandır, Türkiye aleyhinde net bir ifade ile Erdoğan karşıtı manşet ve yazılarla gündemimizdeydi. Seçim süreci yaklaşınca, Erdoğan'ın kaybedeceği yönünde sevinç çığlıkları atılmaya başlandı.Özelikle deprem felaketi sonrası Türkiye içindeki siyasi aktörlerin, Erdoğan ve Türkiye devleti karşıtı çığırtkan tutumundan; cesaret alan k
Türkiye siyasi tarihinin en zor seçimi ile karşı karşıyayız...Bölgesel güç ve küresel etkisi olan ülke olarak mı yola devam edeceğiz yoksa küresel gücün elinde istediği gibi oynatabileceği, Avrupa ülkeleri gibi kendi başına etkisini kaybetmiş, esas patronun ağzına bakarak geleceğini belirleyen eski Türkiye mi olacağızAslında cevap gayet açık...Terc
Avrupa ve Amerikan medyası, bu başlıklı makale ve analizlere, haftalardır yer vermektedir.Neden miCevap çok sade... Çünkü Türkiye üzerine düşünülen senaryolar, "suya düşecektir". Savunma sanayisinde Erdoğan liderliğindeki Türkiye'de, neler olduğunu artık bilmeyen yok. Türkiye adeta cihan markasına dönüşmüş durumda."Yapamayız, yaptırtmazlar..." cüml
Çok ilginç dönemdeyiz.Aslında kırılma noktası olduğunu buradan daha net anlıyoruz.Ülke içinde aynı siyasi görüşü paylaşmayan, hatta siyaseten birbirinin tersi güçlerin, Erdoğan karşıtı birliktelikleri, çokça sorular doğurdu.CHP gibi köklü bir partinin, PKKHDPYSP ile anlaşabilmesi, İyi parti gibi milliyetçi duygularla yola çıkan bir siyasi görüşün d
Kim ne derse desin dünya konjonktürüne göre iç siyaset anlayışını oturtmamız şarttır. Demokrasi ve hukuk çerçevesinde, Türkiye kendi seçimlerini hep yaptı ve ciddi demokrasi tecrübesine sahiptir.Başkan Erdoğan'ın TBMM için öngördüğü isimlere baktığımızda ise, dünyadaki tüm değişimler için nasıl bir ekiple yeni küresel dizayna ayak uyduracağını, üst
© 2016