Türkiye ve Şanghay İşbirliği Örgütü

Başkan Erdoğan'ın, Semerkant'taki, Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi'ne davet edilmesi, "bize nasıl bir gelecek vadediyor" sorusunu da akıllara getiriyor.ABD'den çıkan sesler, toplantının medyada dikkat merkezinde olması, atılan manşetler, olayın olağanüstü boyutta olduğunu anlatıyor.'Batı dünyası, yerini Doğu İttifakına terk ediyor' tespiti, şimdilik erken olsa da, dünyada artık yeni merkezlerin sesinin yüksek çıkacağı kanaatini netleştiriyor. Türkiye'nin bu toplantıya davet edilmesi, toplantı kulislerinde çekilen fotoğraflar, Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin Doğu'da formalaşan bu yeni gücün nezdinde, değerini, bakış açılarını da açıktan izah ediyor.Erdoğan, karşı karşıya gelen güçler arasında konuşabilen ve sadece konuşabilen değil hem de krizlere çözüm üretebilen lider olarak, siyaset meydanında, tespitini, inkâr eden, hatta düşmanca bakan taraflara da söylemekte.Demek ki, çözüm üretebilen akla ve siyasi birikime ihtiyaç giderek artıyor. Hatta buna ileride daha fazla ihtiyaç duyulması da kaçınılmazdır. Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Türkiye'den ve Erdoğan'dan rol çalma gayreti de Batı'nın böyle bir çetin dönemde Türkiye'ye mahkûm kalmaya duyduğu rahatsızlıktandır. Başarır mı Batı'nın çözüm üretebilen kabiliyetini her geçen gün kaybettiği açıktır. Fransa'nın Rusya ile arayı iyi tutma gayreti her ne kadar fayda vermese de Batı'da Türkiye'nin siyaset anlayışına duyulan ihtiyacı da ispat ediyor.Şanghay İşbirliği Örgütü, özellikle Çin ve Rusya arasındaki ağır rekabet nedeniyle Türkiye'nin örgütte olmasına ihtiyaç duyuyor. Ayrıca Rusya, Türkiye'nin Orta Asya ülkeleri üzerinde etkili olduğunu anlıyor. Tamamen Çin yerine Türkiye'nin de içinde olmasıyla dengenin kurulacağı öngörülüyor. Tabii Türkiye'nin bu pozisyonu İngiltere için