Batı'nın ''demokrasi diktatörlüğü''!

Demokrasiyi tartışmaya açacak değilim. Platon, Aristo'nun içeriğini tartışmaya açtığı demokrasi felsefesinin, insanoğlu tarafından her çağda yenilendiği , müzakere hedefine dönüştüğü bir gerçeklik varken; günümüz dünyasında nasıl bir aparat olarak kullanıldığına bakmamız ise, kaçınılmaz bir durumdur.

Şu anda söz konusu durum, insanoğlu için, gerekli olan demokrasi ilkelerinin aparat olarak, güçlünün elinde nasıl bir silaha dönüştüğüdür.

Çok uzun zamandır biz, ikili standartlardan bahsediyoruz...

Evet dünya ilkeler sistemi ile yönetilmelidir. Aksi taktirde hukuk, hak, adalet ve vicdan terazisi ortadan kaybolur. Bu da yeni ve sonu görünmeyen facialara kapı açar.

Görünen o ki, Batı demokrasi ilkelerini kendisinin dikta yöntemi için aparata dönüştürme yoluna girmiş durumda.

Sadece çıkarlar üzerinden devletlere, toplumlara ve medeniyetlere bakmak; ikili ve çoklu standartlar ürettiği gibi, demokrasi söylemleri ile yönetimlere baskı kurmak, ilkelerden daha ziyade pazarlık enstrümanı olarak kullanmak, demokratik değerler sistemini sarsmaktadır.

ABD merkezli Batı, kendi menfaatlerine hizmet eden en diktatör rejimler ile masaya oturup anlaşabiliyorsa, anlaşamadıklarını "diktatör" tanımlı baskılara tabi tutarken, elindeki diğer algı aparatları ile kamuoyu oluşturabilir. Böyle bir yöntem, demokrasi diktatörlüğü değil mi

Tabii burada şöyle bir fark var: "Demokrasi", enstrüman olarak batılı ülkelerin içindeki sistemler için farklı amaç, uluslararası sisteme ters düşen ülkeler için ise, farklı içerik taşımaktadır.

Baskıcı rejimler için ise, batının bu yöntemi, demokratik ilkelerin itibarsızlaştırılması için fırsat tanımaktadır.

Bir taraftan Batı kendisinin icat ettiği sistemi dayatıyor, diğer taraftan ise, bu sistemin işlememesi için pazarlık masasına dönüştürdüğü kendi sistemini itibarsızlaştırıyor.