Yerel seçimlerde sorumluluk büyük. Cumhur İttifakı'nın karşısında artık bir ittifak yok. Muhalefette her parti kendi "boy ölçüsünü görecek, ağırlığını tartacak." İktidarın temel yaklaşımı 2019'da yitirdiği yerel gücünü yeniden kazanmak. Bu amaçla en önemli yarış İstanbul'da geçecek. AKP, çok sayıda ismi Ekrem İmamoğlu ile sahada kıyasladı. Anketler yapıldı. Tam 7 aydır bu araştırmalar yapılıyor, isimler değiştiriliyor yeniden yapılıyor. İktidarın içine sinen bir isim olmadığı için çalışmalar bu kadar uzadı. İstanbul'daki yarış yalnızca bu kenti ilgilendiren bir seçim olmaktan çoktan çıktı. Türkiye'yi ilgilendiriyor. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel seçimlerde kazandığının ilk işaretlerini alır almaz, "Sıra İstanbul'da" demişti. Ancak aday ismi konusunda çok zorlanıldı. Kamuoyunun ilgisine şu an İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sunulmuş durumda. Gelecek tepkilerin tespitine çalışılıyor. Elde büyük bir veri bankası var, karar ona göre verilecek. Adayın kim olacağı önemli. Başka unsurlar da var. CHP, İmamoğlu ve kurmaylarının şüphesiz tespitleri ve buna göre stratejileri vardır. Biz, genel seçimdeki bazı gözlemlerden yola çıkarak bazı noktalara dikkat çekmek istiyoruz. Genel seçimlerde sahaya sürülen bu unsurların İstanbul'da da sahaya sürülmesi kaçınılmaz. Çünkü AKP'nin toplamı, bu unsurlardan oluşuyor.

Parti örgütleri: İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe Milli Görüş geleneğinden geliyor ve saha çalışması konusunda diğer AKP'lilerden daha deneyimli ve etkili. İlçe belediyelerinin destekleriyle çalışmayı yürütüyor. Kabaktepe'ye AKP üst yönetimi güveniyor.

Bürokrasi: Son genel seçimlerde tüm ülke genelinde yoğun olarak devreye girdi. Özellikle taşrada vali, kaymakam ve diğer bürokrasi tartışmasız etkindi ve iktidardan yanaydı. Devlet kadrolarında artık birkaç kere değişmiş, yerleşmiş AKP'liler var. AKP'nin İstanbul'da bir büyükşehir belediye başkanı yok. Bunun eksikliğini 5 yıldır derinden hissediyorlar. Ancak bunun yerine, İstanbul'da sessiz ve derinden çalıştığını düşündüğümüz bir bürokrasi var.